Sofra Bezi

sofra-beziYaşlı kadın hastamız, geçirdiği kısmi felç nedeniyle hastanemizde yatıyordu. Vücudunun sağ yanı tutmayan ve konuşma yetisini yitiren hastamıza orta yaşlı kızı refakat ediyordu. Anne kızın sevgi dolu ilişkisi, kızının annesine olan düşkünlüğü hepimizin dikkatini çekmişti. O sabah hastaları dolaşırken servis şefimiz hastamızın dosyasını inceleyip ?beyin kanaması böyle sinsi hastalıktır arkadaşlar. Öncü belirti vermeden aniden ortaya çıkar? dedi. Bir sessizlik anında hastamızın kızı araya girip;

-         Öyle diyorsunuz ama annem hastalanacağını anlamıştı, doktor bey. Felç gelmeden bir hafta önce kendini iyi hissetmediğini, doktora gitmek istediğini söyleyip durdu. Hatta gidip muayene ve tahliller de yaptırdık. Bulgular yaşına göre normal sınırlarda kabul edilip uyku düzenleyici  ilaç vererek evine gönderdiler. Ama annem ikna olmamıştı.

Bu sırada hastamız yatağında olayı doğrulayan gözlerle bizlere bakıyor, hafifçe kafasını sallıyordu.

-         Annenizin yakınması neydi?

-         Doktor bey, annem kendini iyi hissettiği zamanlarda kendi kendine şarkılar mırıldanırdı. Son günlerde hiç keyfi olmadığını, içinden şarkı okumak gelmediğini, kendini zorlayarak okumak istediği şarkıların da makamlarını karıştırdığından, sözlerini hatırlamakta güçlük çektiğinden yakınıyordu.

Hastamızın kızı etajerin çekmecesinden çıkardığı kulaklıklı küçük müzik aletini gösterip annesinin hastane ortamlarından hoşlanmadığını, ona sevdiği şarkılar dinleterek ortama biraz olsun alıştırmaya sevdirmeye çalıştığını anlattı. Hastamıza kızından başka refakat eden de yoktu. Öğleye doğru gidiyor akşama tekrar hastamızın yanına geliyordu.

O akşam üstü gelirken servis çalışanları için evden limonlu kek yapıp getirmişti. Biz de ona çay ikram ettik. Keki iştahla yediğimizi görünce;

-         Annemin en sevdiği kektir. ?Lezzet dilde değil, burunda başlar? der annem. O yüzden özellikle bu güzel kokulu keki yapıp getiriyorum. Pek iştahı yok, konuşamıyor ama yine de gözleri ile teşekkür ettiğini görüyorum.

Hemşire hanımlar kekin tarifini isteyip not aldıktan sonra hastamızın çok temiz ve titiz olduğundan, odayı çok temiz tuttuklarından, hatta annesine yemek yedirirken sofra bezi açtığından söz etti. Bizimkinin gözleri doldu;  

-         Annem için çok önemliydi sofra bezi. Sofra bezi olmadan yemeğe oturmazdı. Dökülen kırıntıları atmaz, ıslatıp yumuşattığı bayat ekmeklerle beraber kuşlara verirdi. Onlar kıtlık görmüşlerdi. Bir de, nasıl anlatsam bilemiyorum.

Bir süre durdu. Yutkundu. Ağlamamak için zorladı kendini.

-         Bir de, aileyi bir arada tutanın sofra bezi olduğunu, sofrada aynı sofra bezi üzerinde yemek yemenin önemini anlatır dururdu, annem. O zamanlar güler geçer pek anlamazdım.

-         Neden özellikle sofra bezi? Sofra olsa yetmez mi?

-         Bu soruyu ben de sordum, ona. O bana sofra bezinin arkasının önünün aynı olduğunu gösterip aynı sofra bezinde yemeği paylaşıp yiyenler arasında gizli saklı olamayacağını, bunun da aileyi bir arada tutacağını söylerdi, annem. Amerikan servisler, peçeteler hatta sofra bezi olmadan kullanılan çıplak masalardan hiç hoşlanmazdı. Özellikle Amerikan servislerin aileyi biri birinden uzaklaştırdığına inanırdı.

Sustu bir süre. Hemşire hanım sırtını okşayıp yanına oturdu, elini tuttu ?peki ya o beyaz sabunlar, onlar ne için? diye sordu. Bizimki gülümsedi, bizlere baktı.

-         Çekmecelerdeki, etajerin üstünde ve yastığın kenarındaki sabunları soruyorsunuz sanırım. Anlayın artık. Temizlik düşkünü iseniz. Evinizden başka yerde hele ki hastane köşesinde rahat edemiyorsanız, ortamın evinizdeki gibi temiz kokması için beyaz sabundan başka çözümünüz olamaz ki.

-         Neden özellikle beyaz sabun?

-         Unuttuk sanırım. Eskiden yoktu böyle deterjanlar. Yerleri arap sabunu ile çamaşırları da beyaz sabun ile yıkardık. Beyaz sabunla yıkanmış tertemiz bir çarşafın üstünde yatmayalı unuttuk o sabun kokusunu. Annem ?güzel kokanla temiz kokanı ayırt edemiyor bu yeni nesil? diye söylenirdi. Hele bu sıvı sabunlara ifrit olurdu.

z005Kekin kalan parçalarını tabağa aktarıp, kendi tabağını eline aldı. Saatine baktı. Çay için teşekkür etti. Annesine dinlemesi için yeni sanat müziği CD leri getirdiğini söyleyip izin istedi. Hastamızı birkaç gün sonra biraz da onların ısrarı ile taburcu ettik. Kısmi felç hali devam ediyor ve hayli zor günler onları bekliyordu.  

Ertesi hafta servisimizde lavaboların kenarındaki sıvı sabunlara ek olarak kalıp beyaz sabunların konulmuş olmasına servis şefimiz pek anlam verememişti ama itiraz da etmemişti, doğrusu.

Leave a Reply