Grappa

portre1Hastanemizin müdavimlerindendi. Alkol bağımlısıydı. Mesleğini, kariyerini, ailesini hemen her şeyini alkol uğruna tüketmişti. Alkolü bırakmak için birkaç kez hastaneye yatıp tedavi olmuş ancak başarılı olamamıştı. Yine fazla kaçırıp alkol koması ile yatırılmıştı, hastanemize. Alkole bağlı karaciğer sorunları nedeniyle taburcu da olamamıştı.

Havaların aniden ısındığı uzun yaz günlerindeydik. Gündüz bitiremediğim işler için mesaiye kalmıştım. Çalıştığım odanın kapısını çalıp sigara rica etmiş, hastane ortamında sigara içemeyeceğini ve sigara kullanmadığımı söylememe karşın odadan çıkmamıştı. Laflayacak birini arıyordu. Bir süre sessizce oturdu. Hal hatır sorunca kendinden, parlak kariyeri olduğundan, iki üniversite bitirdiğinden, uzun yıllar yurt dışında kaldığından söz etti.

-         Şimdi ne iş yapıyorsun, neyle geçiniyorsun?

-         İşsizim. Pederden kalma bir ev, yurt dışındaki çalışmamdan da az buçuk emekli maaşım var. İdare ediyorum.

-         Kim bakıyor sana, yemeğini kim yapıyor?

-         Kimsem kalmadı. Yemek de yapmıyorum. Sadece içiyorum. Bedenim için gereken enerjiyi alkolden alıyorum. Alkolle besleniyorum. Yanında yediğim ıvır zıvır da cabası.

-         Böyle fazla gitmeyecenin sen de farkındasın. Bedenin iflas edecek, zaten karaciğer sorunların da başlamış. 

-         Biliyorum ama pek bir şey yapamıyorum. Belki duymuşsunuzdur, İtalyanların ?grappa? diye bir içkisi vardır. Bir süredir kendimi o içkiye benzetiyorum.

-        Nasıl bir içki bu grappa, daha önce hiç duymadım?

-       Sert bir içkidir. Votkaya benzer. Kahve ile birlikte yemeklerden sonra içerler. Kendimi bir süredir grappa gibi hissediyorum.

-         Ne demek şimdi bu?

-         Bilirsin doktor bey, alkolun başlıca kaynağı üzümdür. Üzümün suyunu sıkıp fermente eder, şarap yaparlarveya damıtıp alkolünü alır diğer içkilerin yapımında kullanırlar. Kalan posayı ise atmazlar. Kazanlara doldurup su ekler ve kaynatırlar. Üzümün çekirdeklerinin acısı ve kokusunun da eklendiği bulamaç yaparlar. Bu bulamacın fermente edilip damıtılmasından elde edilen içkiye denir, grappa. Üzümün çekirdeğinin acısı ve kokusu da sinmiştir, içkiye.

-         Peki seninle ne ilgisi var bu grappanın?

-         Doktor bey, hepimiz doğduğumuzda olgunlaşmayı bekleyen üzümler gibiyiz. Olgunlaşması bekleniyor. Olgunlaşanlar hayata atılıp suyu çıkana kadar çalıştırılıyor. Elde edilen ürün bazen sirke, bazen sofra şarabı, bazen çok daha değerli bir içki olabiliyor. Sizden geriye kalan, yıllandırılıp mahzende saklanacak kadar kıymetli olabiliyor. Pek çoğumuzun hayatı günü gelince toplanıp şaraba hazırlanan üzümlere benziyor. Benim hayatım da böyleydi.

Bir süre susup yere doğru baktı, elini saçlarının arasında karıştırır gibi gezdirdi. Sözcükler ağzından dökülürken giderek kederleniyordu.

-         Sonra ne oldu da bu hale geldin?

-         Lise yıllarında başladığım alkol, hayatıma ket vurdu. Olgunlaşamadan toplanmış üzüm gibi oldum. Şaraba dönüşebilecek bir şey veremedim kendimden. Posalar ile birlikte kaynatılıp işlendim. Çekirdeklerin acısı ve kokusu da bulaştı üzerime. Yıllanmış kıymetli bir şarap olacağıma, çekirdeğine kadar tüketilmiş bir kalıntıya, grappaya dönüştüm.

-         Bu gidişi değiştirmek için çabalamadın mı?

-         Çok uğraştığım söylenemez. Benimle birlikte yaşayanlara da çok çektirdim. Zamanla hepsi terk etti, beni. En son eşim çocuğumuzu aldı ve gitti. Gitmemeleri için birkaç kez alkolü bırakmayı denedim. Hastanede yattım. Ama olmadı. ?Giden gider, kalan sağlar bizimdir? dedim. Kendimi kandırdım.

Derin bir iç çekti. Büzülen gözlerindeki belli belirsiz ıslaklığı elleriyle sildi. 

-         Keşke bir sigara olsaydı.

-         Sigara durumu kurtaracak mı?

-         En azından nefes alıp verdiğimi bileceğim, doktor bey. Yaşıyor olduğumu başka nasıl anlayacağım. Çevremde kimse kalmadı. Giden gitti. Bir ben kaldım. Kalan sağlar sağ mıdır? Doğrusu artık emin değilim.

Arkadaşımın masasına uzandım. Çekmecesinden çıkardığım sigara paketini uzattım. Gözleri parladı.

-         Al şu zıkkımı, ama lütfen hastane içinde içme. 

Paketten iki sigara aldı. Birini gömlek cebine diğerini kulağının arkasına koydu. Başını öne eğdi yere bakarak “Beni dinlediğiniz için teşekkürler, doktor bey? diyerek hızlı adımlarla odadan çıkıp gitti. 

 

Dr. Mehmet Uhri

7 Responses to “Grappa”

  1. Naile Kalender diyor ki:

    teşekkürler mehmet yazılarının bağımlısıyım tümünü okuyamasam da senin maillerini asla atlamıyorum..sevgiyle kal,naile

  2. ali ağzıtemiz diyor ki:

    Sevgili Mehmet Uhri
    Öykülerini ve yazılarını keyifle ve gelecek vadeden bir yazarın ışıltısını görerek okuyorum.Daha çok okuyabileceğimiz ürünlerin için kolay gelsin diyor sevgilerimi ve teşekkürlerimi sunuyorum.
    Dr Ali Ağzıtemiz

  3. Mehmet Uhri diyor ki:

    Böyle yüreklendirici geri dönüşler aldıkça kalemimin susması hiç mümkün değil, sayın Ağzıtemiz. Katlanacaksınız artık…
    Sevgi ve dostlukla
    muhri

  4. Cem Bilgiç diyor ki:

    Yine etkileyici, yine sürükleyici , yine düşündürücü bir yazı. teşekkürler .

  5. Mehmet Uhri diyor ki:

    Teşekkürler sayın Bilgiç
    Yazılarıma böyle geri dönüşler aldıkça insanların birbiriyle paylaşması gereken ne kadar çok konu, duygu ve fikir olduğunu fark ediyorum. Sağlıcakla
    muhri

  6. Nurcan diyor ki:

    Sizi yeni mi keşfettiler acaba,ben bildim bileli bir cevhersiniz siz :)

  7. Mehmet Uhri diyor ki:

    utandırmasan olmaz di mi?

Leave a Reply