Unutulan Bank

article-2406121-1b851acb000005dc-254_634x422Gazeteyi görünce bizim sarman koştu geldi. Temizliğine pek dikkat eder. Oturmadan önce iyice koklar, önceden kimler oturmuş,  üzerine bulaşacak koku olmadığından emin olur. Sonra karnını güneşe doğru açar keyifle yalanıp temizlenmeye başlar. Yıldız parkının ücra bir köşesinde unutulan banklardan olduğum için gelen gidenim azdır. Belediye sanki sarman için beni oraya koymuş ve unutmuştur.

Dediğim gibi Yıldız parkının unutulan banklarındanım.  Ağaçlar ve çalılar yüzünden yürüyüş yolundan pek görünmem. Duvar dibinde sarmaşıklarla beraber uzunca süredir buradayım.  Yalnızım dediğime bakmayın, sevgililerin yalnız kalmak için seçtiği buluşma noktalarındanım. Sabahları çiy yüzünden ıslak olurum. Sarman dahil kimse yanıma uğramaz. Öğleye doğru önce sarman gelir sonra okulu kırmış lise öğrencileri damlar.  Gelenler arasında sessiz bir uzlaşı vardır. Önce gelen oturduğunda diğerleri bankta yer olmasına karşın yanlarına oturmaz.  Öğleden sonra çocuklarını parka getiren aileler peydah olur ama bana pek bulaşmazlar. Topunun peşinde yanıma gelen ufaklıklar olsa da bulunduğum duvar dibini tenha bulan anneler çocuklarını çekiştire çekiştire göl kenarına doğru giderler. Akşam üstü koltuk altlarına sıkıştırdıkları gazeteleriyle emekliler görünür.  Genellikle 3 veya 4 kişi gezerler. Hava sıcak da olsa üzerlerinde hep bir hırka veya pardesü vardır. Gazeteler özenle okunmuştur ve birbirlerine haber gösterip günlük olaylar hakkında yorumlar yapılır. Tuttukları takımın oyuncusunun özel hayatından başlayıp beğendikleri politikacının alışkanlıklarına kadar her konu konuşulur. Ama kimse kimsenin ev halini bilmez, kendilerinden söz etmezler. Konuşmanın kendilerine dönmesinden hoşlanmıyorlar sanırım. Akşamın sessizliği ile birlikte benim sadık dostum sarman belirir. Gerçi her zamanki burnu büyük haliyle beni hiç önemsemez, hatta tırnaklarını bilerken tahtalarımı hayli hırpalamışlığı da vardır. Yine de sadıktır, döner dolaşır, gelir. Beni yalnız bırakmaz.

Parkın diğer bankları kadar şanslı olmasam da öyle tümden terk edilmiş halim de yoktur. Mesai saatini şaşırıp yanlış zamanda gelenlerle heyecanlanırım. Gazete okumak için o sabah beni seçen ihtiyar yüzünden az önce gelen sarmaş dolaş çift geri dönüq gitmek zorunda kaldı. Sarman?ın söylenmesini saymıyorum. Saatinde gelsene be adam. Bir de 4-5 kişilik çete halinde dolaşan liseli delikanlı grup var ki; hiç sormayın. Gürültüleri kahkahaları, küfürleri ile herkesin yaka silktiği ama laf etmeye de çekindiği tipler. Edebinle oturmayı da bilmezler. Bankın sırt kısmındaki dar yere popolarını iliştirip oturulacak yere çamurlu ayaklarıyla basarlar. Boyları uzamış olsa da boy takıntısından kurtulamadıklandın mıdır nedir, yüksekte durup çevreye pis pis bakarlar. Bir süre sonra o daracık kenar totolarını rahatsız eder çok da oturamazlar ama inatla öyle oturmayı sürdürürler. Kaba saba küfürlü konuşur aralarından duygusal bir iki laf eden olursa hemen dışlarlar. Geçen gün yine bankın tepesine otururlarken topunun peşinde koşan 3-4 yaşlarındaki veletin topunu atıp tutmaya başladılar. Çocuk topunu alamayınca ağlamaya başladı. Aralarından daha ufak tefek olan sarışın delikanlı araya girip topu aldı ve çocuğa uzattı. Ağlamamasını söyledi. Annesi hepsine söylenip çocuğunu da alıp uzaklaştı. Bu olaydan sonra zayıflık gösterdiğini düşündükleri o delikanlıyı bir daha aralarında görmedim. Delikanlının da çok umurunda değildi, sanırım.

Kaç yıldır parkın bu ücra köşesindeyim inanın bilmiyorum. Düzenli gelenlerin çokluğuna bakarak hayli eskimiş olduğumu söyleyebilirim. Sözgelimi bir zamanlar her hafta gelen liseli delikanlıyla genç kızı çoktandır görmüyorum. Gelir oturur sessizce birbirlerine bakar uzun süre konuşmadan el ele otururlardı. Sessiz kalarak da çok şey anlatılabileceğini onlar da gördüm. İnsanlardan uzak duran sarman bile bir tek onlar varken çekinmeden gelip yanlarında otururdu. Geçenlerde delikanlı yalnız başına geldi. Kız arkadaşı uzaklardaymış. Gönderdiği mektupları tekrar tekrar okudu. Sarman ve ben gözlerinin yaşardığına şahit olduk. O ise kimsenin kendini görmediğinden emindi. Birkaç ay sonrasoğuk bir kış günü yine geldi. Bu kez elinde sanki buruşturulup sonra açılmaya çalışılmış gibi hırpalanmış bir mektup vardı. Tekrar tekrar okuduktan sonra bir ucundan tutuşturup yaktı. Cebinden çıkardığı eski mektupları da alevlere atıp yanmasını seyretti. Sanırım ters giden bir şeyler vardı. O günden sonra onları uzun süre görmedim. Delikanlı geçenlerde yine gelmeye başladı. Yalnızdı. Gazetesini, kitabını ve termos içinde hazırladığı çayı getiriyor. Saatlerce ses çıkarmadan oturuyordu.

Az önce yine geldi gazetesini serip çayını yudumladı. Sarman da yanına sokuldu. Önce topuk sesleri duyuldu sonra eski sevgilisi belirdi. Bizimki heyecanlanıp ayağa kalktı. Yanına gidip gitmemekte tereddütlüydü. Kız banka ve ortama bakıp ?bunca yıl burada beni mi bekledin? Beklememeni yazmıştım? dedi. Delikanlı cevap vermedi. Elini uzatıp ?Beni burada bulacağını biliyordun. Bunun için gelmedin mi?? diye sordu. Kız gülümsedi ve ?anlatmam gerekenler var, açıklayabilirim? dedi. Delikanlının koluna girip parkın içinde yürümeye başladılar. İşte tüm bunlar olurken sarman banktaki gazetelerin üzerine çıkıp bir güzel yayıldı ve yalanmaya başladı.

Olayın sonunu sizler gibi inanın ben de çok merak ediyorum. Ama geri gelmediler. Gazete, termos ve çay bardağı bir kenara savruldu. Birşeylerin istedikleri gibi gitmiş olduğunu umut ediyor ve heyecanla gelecekleri günü bekliyorum.

Hah işte bir kaç gündür dadanan sarı kıvırcık saçlı afacan yine belirdi. Sarmana rahat vermeyecek. Sarmanın kimseyi umursamaz tepeden bakan tavrı herkes gibi onu da deli ediyor. Oyun arkadaşı gibi görmeye çalışsa da sarman, asaletinden taviz vermemeye kararlı. Her neyse çenem düştü sanırım.

Diyeceğim yolunuz Yıldız parkına düşer de duvar dibinde sarmaşıkların arasında tenhada kalmış bir bank görürseniz selamı esirgemeyin. Oturup anlatacaklarınız olursa dinlerim. Hele sarman için çöplenecek bir şeyler bırakırsanız çok  mutlu olurum.

Dedim ya; gelen geçenin ara sıra uğradığı unutulmuş bir bankım. Beklerim?

Mehmet Uhri

Leave a Reply