Simurg’un Sesi

sokaayan-sesi-4-2Genellikle bulmakta zorlandığım kitaplar için bazen de dükkanı mesken bellemiş kedileri sevmek uğruna girdiğim kitapçıya ?buraları çok değişmiş, her yer restoran ve Cafe olmuş, tanıyamadım? diye söylenince kafasını kaldırıp gözlüklerin üstünden bana ve elimdeki kitaplara baktı ?Tanıyamazsın elbet. Her şey birden bire oldu. Ben de önceleri anlam veremedim. Tek bildiğim değişimin sokakta başladığı, önce sesler değişti? diye yanıtladı. Sokak değişmiş olsa da kitapevi aynı haliyle duruyor, her zamanki hareketliliğini yaşıyordu. Mekanın gerçek sahibi olan kediler ise içerinin kalabalığından etkilenmişe benzemiyordu. 

-      Önce sesler mi değişti, nasıl yani?

-      Burası Beyoğlu, ana cadde meşhur Rue de Pera veya Cadde-i Kebir bugünkü adıyla İstiklal Caddesi. Bu cadde şehrin kalbinin attığı yerdir. Eskilerde caddede laterna sesleri duyulurmuş ben o dönemlere yetişemedim. Sonra o seslerin yerini gramofon ve pikaplardan yükselen rebetikolar ve sanat müziği almış. Sokağın sesleri değiştikçe ülke de değişmiş. Sağ sol çatışmaları başlamadan bu sokaklarda Barış Manço ve Cem Karaca?nın şarkıları işitilirdi. Biri sağcı diğeri solcu kabul edilirdi. Atışma gibi başladı sonra çatışmaya dönüştü. Dedim ya önce sesler değişti, sonra ülke.

 

Stelios Kazantzidis - Bekledim de Gelmedin (şarkı için yandaki linke sağ tuşla tıklayıp yani sekmede aç komutunu kullanabilirsiniz)

 

-      Peki ya daha sonra?

-      Sonrasını sen de hatırlarsın. Cadde boyunca eskinin sesleri kaybolup yerini Anadolu?nun yanık ezgileri aldı. Arkasından da büyük göç dalgası. 90?lı yıllarda yaşanacakların işaretini ise cadde boyunca heryerde çalan Goran Bregovic?in Arizona Dream filmi için yazdığı müzik verdi. Bu kez ülke esaslı değişecekti. Hem de ne değişim? Kabuğunu kıracak açılıp dünya ile bütünleşecekti. Şehrin kalbi bizlere o şarkıyla değişimi müjdeledi. Anlayan anlamıştı ama ben hep geç anladım.

 

Arizona dream soundtrack - in death car (şarkı için yandaki linke sağ tuşla tıklayıp yani sekmede aç komutunu kullanabilirsiniz)

 

-      O şarkının cadde boyunca çaldığı günleri ben de hatırlıyorum. Ama şimdi caddede o kadar çok ses var ki, hepsi birbirine karışıyor. Bu karmaşada caddenin sesini duymakta zorlanıyorum.

-      Bu da bize bir şey anlatıyor olmalı. Öyle değil mi?

-      Nasıl yani?

-      Şimdi caddeye çıkıyorsun, dünyanın orasından burasından kopup gelmiş insanlar kendi bildikleri müziği yapıyor. Kimi caz, kimi latin, kimi türkü okuyor, kimi ise halk dansı yapıyor. İspanyolca şarkı okuyan Fransız kadının sesi caddedeki diğer seslere karışıyorsa ülke dünyaya kenetlenmeye, dünya ülkesi olup herkese kucak açmaya hazırlanıyor olmalı. Şehir bir zamanlar olduğu gibi dünya başkentine dönüşüyor, dünyayla kenetleniyor. Bence duyduğun o sesler bize bunları fısıldıyor.

 

Historia del amor - Zaz (şarkı için yandaki linke sağ tuşla tıklayıp yani sekmede aç komutunu kullanabilirsiniz)

  

resim-313O ana kadar bizi dinlemekte olan pardesülü şapkalı beyefendi dayanamayıp ? Ne dünya başkenti canım. Güzelim cadde dev bir alışveriş merkezine dönüştü. Heryanı dünya markaları ve onların mağazaları sardı. Bu durumu yutturmak için caddenin ortasına çirkinlik anıtı dev alışveriş merkezi kondurdular. Oradan çıkanlar caddeye çıktıklarını zannetsin içinde bulundukları alışveriş merkezine dönüşmüş caddeyi yine eskisi gibi algılasınlar diye uğraşıyorlar? diye araya girdi. Bizimki bu kez gözlüklerin üzerinden ona baktı. Dudağının kenarında belli belirsiz bir gülümseme belirdi. ?Değişim kaçınılmaz, hep birşeyler değişecek. Ama ne değişecekse önce şehrin kalbinde yani burada değişecek. Ülkeye buradan yayılacak. Hani ben de pek memnun değilim ama ülke dünyayla kenetlenecekse onların markaları, değerleri de gelip yerini alacak. Elimizdekilerin bir kısmı belki yitip gidecek ama caddenin sesi geleceğin böyle olacağını söylüyor. Ben böyle işitiyorum? dedi. 

resim-315Pardesülü beyefendi itiraz edecek oldu ama bizimki elini boşver dercesine sallayıp adamı susturdu.  ”Sesler diyorum, sesleri dinle. Gönlünden geçenin ne olduğunu tahmin edebiliyorum ama burası kaç binyıllık şehir, kimler geldi kimler geçti. Hepsi burada yaşadı ve hep birşeylerin değiştiğinden yakındılar. Şehir ise hiç kimseyi geri çevirmedi. Olduğu gibi kabul edip sessizce kucak açtı. Senin benim gibi söylenenlere gülüp geçti. İsmi kaç kere değişti ama cadde aynı cadde. Beğensen de beğenmesen de geleceği merak ediyorsan caddenin sesini dinlemelisin” dedi. Sonra monitörün üzerine yayılmış sarılı siyahlı kediyi kucağına alıp okşamaya başladı. Monitörün üstünün boşaldığını gören diğer kediler davransa da tekir hepsinden atik davrandı. Cimcime her zaman oturduğu sandalyenin üzerine konan çantaya söylenerek bakarken şeker ise kitapların üzerindeki yerine geri dönüp tekrar uykuya daldı. Dükkan gelen müşterilerle kalabalıklaşmış ve giderek caddenin gürültüsü daha fazla işitiliyor olsa da cimcime inatla sandalyesini kaptırdığı çantanın kalkmasını bekliyordu. Kitapları alıp çıktım, uzaklardan caddenin uğultusuna karışan Fransız kızın söylediği o ispanyolca aşk ezgisi geliyordu. Hava karardıkça kalabalığı artan caddede gölgeler koyulaşıyor, gecenin silüetleri birbirine karışıyordu.   

 

Mehmet Uhri

Leave a Reply