Sihirsiz Olmaz

zeytinpeynir_bnu_090Güneyde geçirdiğim kısa yaz tatilini bitirmiş dönüş yolundaydım. Arabamın lastik sorunu yüzünden Egenin zeytincilik ile geçinen beldelerinden birinde mola vermek zorunda kaldım. Tamir sırasında halis zeytin yağı aradığımı söyleyince o tuhafiyeciyi tavsiye etmişler, dükkanlarını sora sora bulmuştum. 

Karıkoca birlikte işlettikleri tuhafiyeci dükkanında kendi zeytinliklerinin yağını da satıyordu. Kadın yılların eskittiği yeşile boyalı ahşap rafların tozunu alıyor adam ise mahallenin çocuklarına sihirbazlık öğretiyordu. Önce numarayı yapıp çocukları hayret içinde bırakıyor sonra işin hilesini görmeleri için işlemi yavaşlatarak tekrarlıyordu. Onları izlediğimi görünce bana baktı ?Sihirsiz olmaz, çocuklar sihri öğrenmeli ki günü gelince bu dünyada sihrin de yeri olduğuna inanmalı? dedi. Onlara baktığımı görünce kendini savunma gereği duymuş ve yaptığı işin gerekliliğini bu sözlerle anlatmaya çalışmıştı. İçeri girip zeytinyağı almak istediğimi söyledim. Karısı dolabın altında 5 litrelik pet su şişelerine doldurulmuş yağları gösterip kaç litre istediğimi sordu. Teneke ile yağ almaya alıştığım için pet şişeleri yadırgamıştım.

-         Tenekede yok mu?

-         Yok oğlum. Bu sene yağın yok senesi. Tenekeleyecek kadar çok yağ yapmadı. Biz de pet şişelere doldurduk. Korkma yağ aynı yağ. Tadına kokusuna bakarsan anlarsın. Bu bölgede bulabileceğin en iyi yağdır, merak etme.

-         İyi de pet şişe yağın lezzetini bozmasın? Hem böyle taşıması sanki daha riskli?

-         Sen bilirsin evladım. Yağımız bu. Zaten öyle çok da veremem. Dedim ya bu sene yok senesi. Erken toplamasak bunu da bulamayacaktık. Asidi yükselecek, sabuna prinaya verecektik, bu kadarını kurtardığımıza şükür.

Çocuklarla oynamayı bırakan kocası konuşmayı duyup dükkana girdi. Pet şişelerden birin açıp kapağına biraz yağ damlattı.

-         Yağı kokusu ve rengi ele verir. Bak ne kadar şeffaf, hele bir kokla. 

-         Tamam yağınıza sözüm yok. Tenekede olmadığı için tereddüt ediyorum.

-         Buraya kadar gelmişsin belli ki halis yağın da iyisini yağ arıyorsun, üstelik buldun da, neden tereddüt ediyorsun?

-         Pet şişe yağın lezzetini bozar veya taşımada sorun olur diye endişe ediyorum.

-         Yahu o pet şişe yağın lezzetini bozana kadar içine konan suyu lezzetini bozar, nereden çıkarıyorsun bunu. Kaldı ki bu pet şişelerin en az tenekeler kadar sağlam olduğunu biliyor olman lazım. Bırak zevzekliği sen gerçekten neden korkuyorsun onu söyle?

2k8_olive_oilBu sözler üzerine dükkandan çıkıp gitmek istedim. Doğrusu içerlemiştim. Hanımı araya girip ?sen bizim beye bakma, beğendiysen al bu yağı. Bundan iyisini zor bulursun? dedi. O sırada içeri giren yaşlıca adam dikiş iğnesi istediğini söyledi. Çekmeceden çıkardığı dikiş iğnelerini gösterip hangi boy iğne istediğini sordu. Adam tereddüt edince birkaç tane seçip ?al bunları yenge hanıma götür, hangisini istiyorsa seçsin işine yaramayanları geri getir? diyerek kağıda sarıp uzattı. Para da almadı. Sonra bana baktı.

-         Bak o senin kadar kararsız değil. Beni bilir, bu dükkanı bilir ve dahası onu kandırmayacağımı bilir. Verdiğim iğnenin markası veya cinsi hiç önemli değildir onun için.

-         İyi de, herkes sizin gibi değil ki.

-         Doğru söylüyorsun, devir değişti. İnsanları alışverişe sürüklemek için korkularını kullanıyorlar. Buraya yağ almaya geliyorsun yağdan eminsin ama ambalajına takılıp korkuyorsun. Bu yağı tenekeye koyup üzerine bildik bir marka adı yazsam iki misli veya daha fazla fiyata satabilirim. Sen de bayıla bayıla alırsın. Devir böyle bir devir.

-         Korkuları mı kullanıyorlar?

-         Eskiden para harcamak değil, parayı elinde tutabilmekti, marifet. Şimdi para harcayınca ve biraz da ucuza alınca marifet yaptım sanıyor insanlar. Piyasa dediğin ise korkular üzerinde yüzüyor. Zamanında saçını, evde yaptığı sabunla yıkayan insanlar bile şimdi şampuan kullanıyor ve markasını bilmediği şampuanı alıp kullanmaktan da korkuyor. Korkutarak para harcatıyorlar insanlara. Üstelik bu korkular yüzünden daha da tutucu oluyoruz. İnsanlar yeniyi denemekten bu kadar korkmazdı. Merak ederdi. Şimdi sanırsın her şey bulundu, markalaştı kimse alıştığı markayı değiştirmesin öylece tüketmeye devam etsin isteniyor. Kedisine hazır mama alan bile hangi marka mama alacağından emin, diğer mamalar ise onun için maazallah sorunlu olabilir. Kedisinin mamasını bile markaya bağlayan insan tutucu olmayacak da ben mi olacağım? Geç Allah aşkına, geç. 

Bunca laftan sonra yağ almadan çıkamazdım. Yağla dolu pet şişeleri arabama yerleştirirken naylon torbaya koyup sağlama aldılar. Hemen bırakmadılar. Dükkanın önündeki sandalyelere oturup karşılıklı çay içtik. Nereden gelip nereyi gittiğimi sordular. Neredeyse kırk yıldır işlettikleri dükkanlarının kazancıyla çocuklarını büyütüp okuttuklarını anlattılar. Hanımı ayaklarının altında dolanan tekir kediyi kucağına alıp okşadı? okuyan çıkıp gitti, bize ise avunmak için kediler kaldı? dedi.

Bu arada az önce dikiş iğnesi almaya gelen adam hanımının iğnelerden birini alıp diğerlerini geri gönderdiğini söyledi. Borcunu sordu. Bizimki ?benden olsun? diyerek para istemedi. Diğeri eyvallah diyerek uzaklaştı. Çayının bitmesini bekleyen mahallenin çocukları adamın yanına gelip sihirbazlık derslerine devam etmek istediklerini söyleyince bizimki bana bakıp ?dedim ya sihirsiz olmaz? diyerek onlarla ilgilendi. Helalleşip yanlarından ayrılırken hanımefendi sokağın sakinliğine gözü dalmış halde kucağındaki tekir kediyi okşamayı sürdürüyordu.

Verdikleri yağdan çok memnun kalmış, ertesi yıl yine uğramış bu kez daha yüklüce miktarda yağ almıştım. Tekrar uğramak için söz vermiş olsam da ancak 3 yıl sonra uğrayabildim. Sokaklar tenhalaşmış dükkan daha da eskimişti. Adam ortalıklarda görünmüyordu. Kadın kapının önünde sandalyesinde oturuyordu. Tekir kedi yanında yerde uyukluyordu. Görünce beni hatırladı, yüzüne bir hüzün çöktü.  ?Keşke daha erken gelebilseydin? dedi.

-      Beyim geçen yıl sizlere ömür. Zeytinliğe bakan eden kalmayınca icara verdik. Yağ satmıyorum artık ama komşulardan birinden alırız senin için merak etme. 

-      Başınız sağ olsun. Peki ama buralara ne oldu böyle sokaklar niye bu kadar tenha, çocuklar nerede?

-      Beyimin vefatından sonra mahallenin çocukları ile ilgilenecek kimse de kalmadı. Yakında büyük bir alışveriş yeri açtılar şimdi hepsi oradadır.

-      Onlara sihir öğretecek kimse kalmadı o zaman.

-      İnsanın kendisi sihir be oğul, bak bir varmış bir yokmuş.

-      Sihirsiz olmaz demişti, rahmetli.

Cevap vermeden yüzüme baktı. Sonra ağır adımlarla dükkana girip sandalyesine oturdu. Giderken arkamızdan el salladı.

Bir sonraki ziyareti ise ancak iki yıl sonra yapabildim. Yılların tuhafiyeci dükkanı kapanmış ve camında, uzunca bir süredir durduğu belli olan “devren satılık” yazısı asılıydı. Kapıyı bekleyen tekir kedi dışında görünürde kimse yoktu.   

  

Mehmet Uhri

3 Responses to “Sihirsiz Olmaz”

  1. Aşçı Fok diyor ki:

    Bizlere düşen bu işte, sihri unutmamak unutturmamak. Yüreğinize sağlık efendim.

  2. mustafa diyor ki:

    Cok tesekkurler Mehmet,

    Yine guzel, dokunaklı bir yazı yazmışsın. Bana bu yaz Didim’de pazar yerindeki peynir de satan bir teyzeden pet şişe içinde aldigimiz, zevkle tükettiğimiz halis zeytinyağını hatırlattı bu yazı. Umarım seneye yine o teyzeyi bulup alabiliriz o yağdan. Selamlar,

    Mustafa Gul

  3. nurcan tepecik diyor ki:

    günaydın Mehmet Bey,bu sabah okuduğum başka bir yazıda hayat cesurları sever diyordu,sizin yazınızda ise,korkular var…Düşününce her iki noktada haklılık payı öyle büyük ki.Korkarak yaşıyoruz hayatı,çok sevmekten ve terk edilmekten korkuyoruz,hiç sevilmemekten korkuyoruz,aldatılmaktan korkuyoruz,işsiz kalmaktan korkuyoruz,bazen hastalıktan ve sonra ölmekten korkuyoruz.Bir başka söz daha var söyleyebileceğim,korkarak yaşarsan hayatı,sadece seyredersin diyor.
    Yaşlı Beyefendi ne güzel söylemiş,sihirsiz olmaz diye…sihir olursa belki daha cesur yaşarız hayatı kimbilir.Sevgilerimle,yüreğinize sağlık.

Leave a Reply