Sarmaşığın Dilinden

dsc02339

Yol kenarında baygın halde bulunan yaşlı adamı hastaneye bir taksici getirmişti. Bilinci kapalıydı. Durumun şüpheli görülmesi yüzünden ifadesi alındıktan sonra gitmesine izin verilmemesi taksiciyi öfkelendirmiş, insanlık yapayım derken işinden gücünden olduğu için söyleniyordu.

Hastamızın üzerinden kimlik çıkmaması yüzünden sorun büyümüş taksici kimliğini hastane polisine teslim ettikten sonra ayrılabilmişti.

Gereken tıbbi girişimlerin yapılmasına karşın hastamızın bilincinin yerine gelip gözlerini açması kendini tanıtıp taksiciyi aklaması ertesi günü buldu. Öğlene doğru gözlerini açıp nerede olduğunu ve saati sordu. Sorularımızı yanıtlarken şaşkın görünüyordu. Başına ne geldiği, neden hastanede olduğu ve sağlık durumu hakkında soru sormaması dikkatimizi çekmişti. Kendini umursamıyor gibiydi.

Yatağında doğrulup bakışlarını pencereye yöneltti ve sıcak yaz güneşinin aydınlattığı dışarıya baktı. Sonra “Gitmeliyim. Onları orada öyle bırakamam” diyerek yatağından kalkmaya çalıştı. Ancak halsizlik ve baş dönmesi yüzünden karyolanın kenarına yığıldı. Zorlukla tekrar yatağına yatırdık. O ise panik içinde söylenmeye devam ediyordu. Yardım edeceğimizi söyleyip adresini istedik.

Şehrin kenar mahallelerinden birinde yalnız yaşadığını bahçıvanlık ile geçindiğini, mahallesindeki 7-8 evin bahçelerinin düzenli bakımını yaptığını, sıcak yaz günlerinde günde iki kez sulanan bahçelerin o olmazsa susuz kalıp kuruyacağını anlatıp yardım istedi. Önce kendi sağlığını düşünmesi gerektiğini söyleyince az önceki yataktan düşmenin çaresizliğiyle başını önüne eğip sesini çıkarmasa da durumu kabullenecek gibi görünmüyordu.

Eliyle pencereden görünen güneşi işaret etti.

- Güneş onları kavuracak. Önce begonyalar ve cam güzelleri boynunu bükecek sonra çimler sararacak. Ağaçlar bir şekilde ayakta kalsa da sarmaşıklar kurumaya başlayacak.

- İyi de tüm bunlar senin sağlığından önemli mi? Hem başka birisi yaptığın bu işleri yapamaz mı?

- Bunca yıldır bahçeleri aksatmadan baktığım için mahallede kimse elini sürmez. Zamanında birileri işgüzarlık etmeye kalksa da kitaplarda yazanların her bitkiye uymayacağını çiçeklerin de bir dili ve ruhu olduğunu bilmedikleri için aradıklarını bulamadılar. Pes edip her şeyi bana bıraktılar. Ben yoksam onlar hem öksüz hem yetim.

- O zaman iyileşene kadar söz dinle, sabırlı ol. Seni, biran önce çiçeklerine kavuşturabilelim.

- Benim sağlığımı boş ver be, doktor. 8 yıl önce kanser illetinden hanımımı yitirip yalnız kaldığımdan beri suyu çekilen kuyular gibiyim. Benimle birlikte çevrem de kuruyor. Çiçek ve bitkilerle avunuyor onlarla dertleşiyorum. O bitkilerin elimde büyüyüp serpildiğini çiçeğe durduğunu görmekle teselli buluyorum. Laf aramızda tüm bu işler için üstüne para bile veriyorlar. Biraz olsun hayata tutunuyorsam köklerim o baktığım bahçelerin ağacına çiçeğine karıştığı içindir.

dsc02355

Hastamızın tüm ısrarlarına karşın incelemeler bitmeden taburcu olmasına izin vermedik.

Bahçelerin bakımı için gerekli görüşmeleri yaptığımızı sorun olmayacağını söylememiz onu pek rahatlatmasa da durumu sessizce kabullenmeyi seçmişti. İlerlemiş yaşı nedeniyle incelemeler uzayıp sağlık sorunları aydınlanınca hastalığın ciddiyeti ortaya çıktı. Tedavi süreci uzun ve zor görünüyordu.

Mahallesinden bir iki kez uğrayıp ufak tefek gereksinimini karşılayanlar dışında gelen giden akrabası da olmamıştı. Bu konuda konuşmak istemiyordu. Gelen gidenden ülke dışında bir oğlu olduğunu, annesinin ölümünden sonra görüşmediklerini öğrenmiştik. Bir sabah başucunda bir saksı içinde sarmaşık durduğunu görüp nereden geldiğini sorduk. Hastanede yalnızlıktan sıkıldığını gelen gidenden hiç olmazsa laflayacak bir dal sarmaşık getirmelerini istediğini söyleyip sevgi dolu gözlerle saksıdaki sarmaşığa baktı.

Gerçekten de sarmaşığın gelmesiyle dirilir gibi olmuştu. Bazen saksıyı eline alıp birlikte hava almaya çıktıklarını bile görüyorduk.

Bu arada hastalık hızlı ilerliyor yine bilincin kapandığı sıkıntılı dönemler oluyordu. Kendine gelince hiçbir şeyi umursamadan sarmaşığına bakıyor, yerinde olduğunu görünce rahatlıyordu. Bir sabah kontrol için uğradığımda elimi tutup birkaç dakika oturmamı anlatacakları ve bir ricası olduğunu söyledi.

Sarmaşığın alacalı yapraklarını gösterip “Sonunda dün gece konuştu, benimle” dedi.

- Nasıl yani, sarmaşık mı konuştu?

- Öyle değil. Yıllardır bu alaca yapraklı sarmaşığı izler üzerindeki şekillerin anlamlarını çözmeye uğraşırım. Dün gece bir rüya gördüm. Sarmaşığın yaprakları sayfalara dönüşüp dile geldi. Rahmetli eşimin mektubu oldu, ondan bana haber getirdi. Aklı hala bizdeymiş, sorular soruyordu. Sorduklarının hepsine cevap verdim ama oğlumuzu sorunca sustum. Yaprakların bir kısmı beyaza döndü. O da sustu. Tekrar konuşmasını beklerken uyanmışım. Gecenin bir yarısından beri sarmaşığın tekrar dile gelmesini bekliyorum.

- İyi de benden ne istiyorsunuz?

- Dün akşam ne ilaç verdiyseniz aynısından yine verin. Kaldığım yerden rüyaya geri dönmek istiyorum. Yardım edin.

dsc02353

Dosyasına baktım uyku ilacı almıyordu ve gece yine geçici bir bilinç kaybı yaşadığından başka kayıt görünmüyordu. Oğluna haber vermemiz gerektiğini söyleyince yüzü asıldı bir süre düşündü. Saksıdaki sarmaşığa baktı, yapraklarını okşadı. Verdiği telefon numarasından oğluna ulaşamadık ama izini sürüp mail adresini bulup hastamızın durumunu anlatan mail attık.

Yanıt gelmedi.

O günden sonra ataklar sıklaştı ve bilincin kaybolduğu dönemlerin kritik aşamaya gelmesi üzerine hastamızı yoğun bakıma aldık. Akıntıya kürek çektiğimizi bilsek de yaşatmaya gayret ettik. Bir hafta kadar sonra oğlu ziyaretine geldiğinde bilinci kapalı olsa da, hastamızın yüzünde belli belirsiz tebessüm görüyorduk. O sabah bana anlattığı rüyadan söz edip yine rüya görmekte olabileceğini söyleyince babasının elini iki elinin arasına alıp göğsüne yasladı.

Yoğun bakım şartlarını zorlayarak bir süre onları öylece bıraktık.

Hastamızın yoğun bakım esareti iki gün sonra son buldu.

Oğlu son anlarına kadar hep yanındaydı. Hastaneden ayrılmadan önce hastamızın kalan eşyalarını toplarken saksıdaki sarmaşığı ne yapacağını sordum “Babamı da annemin yanına defnedeceğim. Bu sarmaşığı da mezarlarına dikip onları sarsın sarmalasın yine bir araya getirsin diye dua edeceğim” dedi.

Dr. Mehmet Uhri

7 Responses to “Sarmaşığın Dilinden”

  1. dilek saltık diyor ki:

    allah sana ne güzel bir zihin,ne güzel duygular vermiş Muhrim, ve sen nasıl bir kültürle geliştirmişsin bu cevheri. Bravo diyorum ve tekrar tekrar kutluyorum duygu dolu öykülerin için.

  2. yüce diyor ki:

    çok güzeldi.

  3. tepecik diyor ki:

    Kaleminize ve yüreğinize sağlık. Sağlık ve sevgiyle,

  4. cemil diyor ki:

    elinize, zihninize, yüreğinize sağlık.

  5. Günel Ayvaci diyor ki:

    Çok etkilendim duygu yüklü öykünüzden.
    Sizi tanımaktan çok memnunum.
    Sağolun, varolun.

  6. atilla demir diyor ki:

    Sayın Dr.Mehmet Uhri,orta okul yıllarımda(1957-59) okuduğum bir ingiliz yazarı-A.J.Cronin-in yeşil yıllar,pembe yıllar,erguvan ağacı isimli romanları bende derin bir iz bırakmıştı.Yazarın kendisi bir Tıp Doktoru idi.Belki yüksek eğitimimde tıbbiye’yi seçmemde bile etkili olmuş olabilir.Siz de hikayeleriniz ile mesleğiniz ve insanlar arasındakisosyal ve duygusal alanlara girerek bir sentez yapıyorsunuz.Bu da okuyanı etkiliyor.Zamanımızdaki maddeci yaşam içinde belki okuyanları biraz düşünmeye sevk ederek faydalı etkileri olur sanırım.En derin saygılarımla.

Leave a Reply