Rüzgara Seslenmek

ruzgar

Sonbahar ilerlemiş şehre dönen yazlıkçılarla Büyükçekmece’nin sakin ve ıssız kış günleri başlamıştı. Sahilde sert esen poyrazın hırpaladığı az sayıda yürüyüş heveslisine eşlik ediyordum. Rahatsız etmemek için hızlı adımlarla önlerinden geçtiğim sarmaş dolaş kumsalda oturan genç çift rüzgara arkalarını dönüp birbirlerine iyice sokulmuştu. Dünya umurlarında değildi. Az ilerde ise yaşlı adam kumsalda ne olduğunu çıkaramadığım bir nesneyle uğraşıyordu. Meraklanıp yanına gittim. Elinde tuttuğu kanatları yanmış martı ölüsünü gösterip ?hayatı kendimize zorlaştırdığımız yetmedi, kuşları da rahat bırakmıyoruz? dedi. Anlamamış gibi baktığımı görünce eliyle sahildeki eğlence tesislerini gösterip ?Buralardan her gece atılan havai fişekler yüzünden ölüyor bu kuşlar? dedi. Havai fişeklerin patlamasıyla sokaklardaki kedi köpekler yanı sıra martıların da korkup nereye kaçacaklarını saklanacaklarını bilemediklerini, çılgın gibi uçup fişeklere hedef olduklarını anlattı. Elindeki martının tüylerini okşayıp ?Ne garip değil mi? Birilerinin eğlencesi, martılar için kabus oluyor. Üstelik kimse ne olup bittiğinin farkında değil, görmüyor yaşananları. Nasıl bu kadar duyarsız olduk anlamıyorum?? diye söylendi.

Sahilde açtığı çukura martıyı gömdü. Ellerini denizde yıkayıp üstüne silerek kurularken bana baktı. Başını öne eğip gülümsedi ?Hanımım ellerimi üstümde kuruladığımı görseydi çok kızardı? dedi sonra eliyle sahilin ilerisini gösterip ?Albatrosa doğru yürüyorum eşlik edebilirsin? dedi. Adımlarımı onun adımlarına uydurmaya çalışarak birlikte yürümeye başladık. Büyükçekmece?de doğup büyüdüğünü, İstanbul içinde pek çok yer değiştirip emekli olunca kürkçü dükkanına döndüğünü anlattı.

- Oğlum yüzmeyi balık tutmayı benim gibi bu sahilde öğrendi. O küçükken sahilde yine böyle dolaşır deniz kabuğu toplardık. Martılara isim koyar avazımız çıktığınca onlara seslenirdik. Sesimizin rüzgara karışıp kaybolmasından çok hoşlanırdık.

- Şimdi nerede oğlunuz?

Bir süre durup denize uzaklara doğru baktı. Ağzından zorlukla ?Gitti. Ellerimden kaydı gitti? sözleri döküldü. Bir süre konuşmadan yürüdük. Kederlenmişti. Aşırı hız ve dikkatsizliğin neden olduğu trafik kazasında oğlunu yitirdiğinden söz etti.

- Daha yirmi dört yaşına yeni girmişti. Şehre dönüyordu. Akşam yemeğine yetişmesi için acele etmesini söylemiştim. Biraz da onun için arabayı hızlı kullanıyordu. Önüne çıkan kömür yüklü kamyonunun altına girmiş. Acele ettirdiğim için o günden beri hep kendimi suçladım ama nafile. Giden gitti bir kere. O öldükten sonra ne eşimin de yaşadığımız evin hiç tadı kalmadı.

- Nasıl biriydi oğlunuz? Anlatmak ister misiniz?

- Sorunsuz, iyi huylu yumuşak başlıydı çocukluğunda. Her baba gibi güçlü, becerikli mücadeleci olsun istemiştim. Bu yüzden zorlardım onu, tartışırdık. O ise babasının istediği gibi biri olamamanın ezikliğini duyardı hep. Bu beni daha çok delirtirdi. Annesi onu olduğu gibi sevmemi isterdi ama can çıkmadan huy çıkmıyor, beceremedim. Pişman olmak da işe yaramıyor.

ruzgar2Sonra bana dönüp ne iş yaptığımı buralarda ne aradığımı sordu. Doktor olduğumu söyleyince omuzlarını silkip gülümseyerek ?mesleği dert dinlemek olan birine burada bile dert anlatıyorum, kusura bakma? dedi. Yürüdükçe rüzgarın serinliği daha çok hissediliyordu. Bir soluklanma sırasında ?Hayat ne olursa olsun devam ediyor. Yaşananları biraz olsun unutmayı denemediniz mi?? diye sordum. Cevap vermek istemiyor gibiydi. Adımlarını hızlandırıp deniz kıyısına doğru ilerledi. Arkasından gelmediğimi görünce durup bana baktı.

- Unutmak mı? Asla. Asıl onu unutacağım diye korkuyorum. Zamanla hayalimdeki resimleri önce renklerini yitirip siyah beyaz fotoğraflar haline geliyor. Sonra küçülüp büzüşüyor. Hatırlamak için fotoğraf albümlerine baksam da zaman bana onları unutturma telaşında sanki. Öyle acı ki, yıllar ilerledikçe eski anıları renklendiremiyorum. Önce renkler gidiyor sonra gölgeleri soluyor. Oğlumun olmadığı, yok olduğu gerçeği bir şekilde gelip beni buluyor. Gerçeğin bu kadar inatçı olduğunu onu yitirdikten sonra anladım.

- Eski anıları hatırlamak için mi buradasınız?

- Gücüm yettiğince içimde bir yerlerde yaşatmaya çalışıyorum oğlumu. Bazen bakıyorum içimdeki varlığı azalmış, sahile iniyor martılara seslendiğimiz gibi oğlumun adını rüzgara fısıldıyorum. Üstelik son günlerde daha sık geliyorum buralara.

Denize doğru dönüp bir süre sustu. Sanki içinden bir şeyler mırıldandı. Sonra bana baktı. Kolumu tuttu.

- Ona seslenmeyi, bana cevap vermemesini, ilgilenmeyişini öyle özledim ki, rüzgara fısıldıyorum adını. Bir yerlerden beni duyduğunu, yine ilgilenmediğini ama göz ucuyla orada olup olmadığımı kontrol ettiğini hayal ediyorum.

Güneşin buluta girmesiyle rüzgarın serinliği daha da hissedilir oldu. Daha fazla üşümeden geri dönmeyi teklif ettim. ?Sen git, ben biraz daha kalacağım? dedi.

Yanından ayrılırken o yalnız ve kederli yüz ifadesi belirmişti. Teselli edecek bir şeyler söylemeye çalıştığımı görünce elini kaldırdı. ?Hiç uğraşma. Hepsi oyun bu yaşananların. Saklambaç oyunu gibi bir oyun. İyi saklanmak gerekir, bilirsin. Ama bulunamayacak kadar iyi saklanırsan unutulmaktan oyun dışı kalmaktan da korkarsın. İşte, oyun yine ayni oyun ama biri bu kez fena saklandı. Umarım bir gün sobeleriz birbirimizi. Beklemekten ve buralarda ismini rüzgara fısıldamaktan başka ne yazık ki elimden bir şey gelmiyor? dedi. Arkasını dönüp ağır adımlarla uzaklaştı. Uzaktan baktığımda rüzgarın kuvvetlenmesine karşın bizimki ağır adımlarla sahil boyunca yürümeyi sürdürüyordu. Rüzgarın uğultusuna karışan martı sesleri geliyordu, uzaklardan. Hava iyice serinlemiş az önce önlerinden geçtiğim genç kız ve delikanlının dışında sahil yaklaşan akşamın yalnızlığına bürünmüştü.

Mehmet Uhri

2 Responses to “Rüzgara Seslenmek”

  1. Naile Kalender diyor ki:

    Mehmetcim bu akşam duygulanımım biraz fazla ve ne yazık ki kayıplar acı, saklanbaç oynamayı oldum olası sevmemişimdir nedeni burada satırlarında gizliymiş meğer..babamı bu günlerde Tanrıya emanet ettim ölmesin diye dua ediyorum..bu acıyı benden evvel yaşayan herkese sabırlar diliyorum.. unutmamak ve unutulmamak dileğiyle..

  2. Murat Karaaslan diyor ki:

    Yine mükemmel yazmışsın, eline zihnine sağlık

Leave a Reply