Renklerin Hızında

insanlar?Boşuna uğraşma o tabloda insanları göremezsin. Geçti o devir. Hız çağındayız. Üstelik hızı renklerde yaşıyoruz. Senin aradığın resimler geçmişte kaldı? diyerek okumakta olduğu kitabına döndü. Tophane antrepolarında açılan karma resim sergisindeydim. Bir süre önünde durup dikkatle baktığım ?insanlar? isimli tabloyu masasında kitabına gömülmüş olan galericiye gösterip ?bu resimde insanlar nerede?? diye sorduğumda bu yanıtı almıştım. Soyut figüratif anlatımlı hayli renkli bir resimdi.

25796Dahası, sergi alanında eskinin klasik resimlerinin yerini benzer figüratif daha soyut anlatımlı resim ve heykellerin almış olduğu gözleniyordu. Okuması akıcı olmayan anlatımı ağır, ağdalı kitaplar gibi görünüyordu, pek çok resim. Galericinin sözleri de bu tarz resimlere pek ayak uyduramadığımın kanıtı gibiydi. Ses etmeden bölümdeki diğer resimler ile ilgilenmeyi sürdürünce galerici kitabını bırakıp yanıma geldi. Bakmakta olduğum resimler hakkında açıklamalarda bulundu. Ben yine ?insanlar? isimli resmi gösterip;

-         Özür dilerim ama ne demek istediğinizi anlamadım. Resimdeki insanları sordum. Siz hızı renklerde yaşıyoruz diye yanıtladınız. Ne demek bu?

Gülümsedi. Eliyle yan taraftaki sergi alanını gösterdi.

-         Beyim bak o tarafta Fikret Mualla resimleri var. Aradığın insanlar o tablolarda. Hem o resimlerdeki insanların telaşı da yok, bak hepsi sakin telaşsız duruyorlar.

Doğrusu galericinin inceden dalga geçtiğini düşünmeye başlamıştım. 

-         Tamam işte. Adı ?insanlar? olan bir tabloya bakıp göremediğim insanları soruyorum. Kimsenin de görebildiğini sanmıyorum doğrusu. Fikret Mualla tablolarında açık seçik görünen o insanları bu tabloda göremiyorum. 

-         Göremezsin elbet. Fikret Mualla o resimleri 1930-40?lı yıllarda yaptı. O zaman hayat bu kadar hızlı değildi. Kimsenin acelesi, telaşı yoktu. Yapılan tablolar da zamana uygundu o yıllarda. Dingin sakin resimlerdi. Sonra devir değişti. Önce insanlar hızlandı, sonra da hayat.

-         Yani?

-         Görmüyor musun? Değişen zaman ile birlikte önce insan figürleri hızlandı resimlerde daha agressiv görünümlü biçim değiştirmiş insan figürleri yapılır oldu. Pek kimse beğenmedi o resimleri ama çağa uygundu. Öncüllerini Picasso?nun Dali?nin yaptığı hızın ve zamanın etkisi ile biçim değiştirmiş gibi duran insan figürlerinden söz ediyorum.

-         Peki ya sonra?

-         Sonra hayat öyle hızlandı ki insanı ve o hızlanmış insan figürlerini solladı. Ressamlar ise bu kez figürlerin yetişemediği hızı renklerle oynayarak anlatmaya çalıştı. Hayatın hızı renklere yansıdı. Senin göremediğin insan figürleri o renklerin içinde kayboldu gitti. Hızlanan hayatın içinde kaybolan insanları anlatır oldu, resimler. Renklerin hızında seçilemeyen ama orada olduğunu bildiğin telaşlı insanları anlatıyor o tablo. Yani bize bizi anlatıyor.

-         Durumumuz hayli vahim desenize.

-         Bu, hayata nereden baktığına bağlı. Eskiden hayat ve insanlar aynı hızdaydı. Modern zamanlar ile birlikte insanlar hızlandı hayat yine kendi hızında aktı bir süre. Şimdi ise her şeyden hızlı olan hayatın kendisi. Her şey hıza dönüştü. Hız ile ölçüyoruz pek çok şeyi. İnsanlar hep telaş içinde. Sanki azgın bir ırmakta sürüklenen fındık kabuğu gibiyiz, çoğumuz. Bir görünüp bir kayboluyoruz. Ara sıra gözden kaybolsak da oradayız. Ressam ise hayatın içinde görünüp kaybolan bizlere kenardan bakıp bunları resmediyor. Beğensek de beğenmesek de orada o resimlerin içinde bir yerlerdeyiz, aslında. 

-         Peki ne öneriyorsun?

Eliyle boşver dercesine bir hareket yapıp masasına yöneldi. Sandalyeye oturup kitabını eline aldı gözlüğünü taktı. Sonra kafasını kaldırıp ötedeki Fikret Mualla resimlerini  gösterdi;

-         Ara sıra dönüp bu eski resimlere bakmak gerek. Özellikle Fikret Mualla?nın resimlerindeki o sakin, telaşsız insanlar sana hala keyif verebiliyorsa içindeki insanı görebiliyor, hissedebiliyorsun demektir. Gerisini boş ver, uğraşma. Bırak aksın hayat kendi hızında.

 

189044Teşekkür edip yanından ayrıldım. Fikret Mualla resimlerinin yanı gidip bir süre daha onlarla kalmak istedim. Ancak çalan cep telefonum ve arayanlar yüzünden sergi alanından telaşla ayrılmak zorunda kaldım. Dışarıda hayat olanca hızıyla akmaya devam ediyor, galerinin kapısında güneşlenen tekir kedi ise tüm bu telaşa inat miskin miskin yalanıyordu.

 Mehmet Uhri 

 

One Response to “Renklerin Hızında”

  1. dr.kemal demiriz diyor ki:

    ’senin göremediğin insan figürleri,o renklerin arasında kaybolup gitti.’Gerçekten çok güzel.Sağolun.

Leave a Reply