Maça Altılısı

maca-altilisi1O gece nöbetçi şef ile görüşmek istediğini söyleyen hasta yakını hastanede kumar oynatılmasına göz yumulduğunu, hastasının oynanan kumarda para kaybettiğini söyleyerek şikayetçi oldu.

Akşamları hastalarımızın gruplar halinde hastane kantinine gittiğini ve kağıt oyunları oynandığını biliyorduk ancak işi kumara dökeceklerini doğrusu düşünmemiştik. Hastane güvenlik elemanını da yanıma alıp kantine gittiğimde görece kuytu bir masada beş altı kişinin iskambil kağıtları ile oynadığını, bizleri görünce kağıtları toplayıp birinin cebine attığını gördüm. Masa üstünde kazanç ve kayıpların yazıldığı kağıdı yok etmelerine fırsat vermeden alıp cebime koydum.

Herkesin odalarına gitmesi gerektiğini, haklarında kumar oynandığı yönünde şikayet olduğunu söyledim. Seslerini çıkarmadan dağıldılar. Elebaşı olduğunu düşündüğüm yaşlı beyefendi cebime attığım kağıdı istedi, odasına gitmesini daha sonra getirip vereceğimi söyledim. Onlar odalarına giderken olaydan haberi olmadığını iddia eden kantinciyi kenara çekip bu olaya göz yumduğu için sözleşmesinin iptal olabileceğini durumu tutanağa dökmemem için kumarda kazanılan ve kaybedilen paraların sahiplerine derhal geri verilmesi gerektiğini söyledim. Bir saat sonra kantinci gereğinin yapıldığını kaybedilen paraların telafi edildiğini bildirdi. Konunun detaylarını öğrenmek istemediğimi bundan sonra hastane kantininde ne şekilde olursa olsun kumara göz yummaması gerektiğini hatırlattım. 

İlerleyen saatlerde kumarbazların elebaşı olduğunu düşündüğüm hastanın odasına girdim. Odada üç kişi kalıyorlardı ve süt dökmüş kedi gibi seslerini çıkarmıyorlardı. Dosyalarını inceleyip hal hatır sordum. Kısa ve soğuk yanıtlarla geçiştirdiler. Pencereye yakın olan yataktaki elebaşına cebimdeki kağıdı uzatıp ?Valla pes doğrusu. Hem cüretinizi hem de hastaların bu kadar kolay baştan çıkmasını hayretle karşılıyorum? dedim. Sesini çıkarmadı. Kağıdı alıp yastığının altına koydu. Yanıt beklediğimi görünce ortadaki yatakta yatan orta yaşlı hastamız dayanamadı;

-      Doktor bey bilirsiniz. Kumar bir hastalıktır. Herkesin içinde az ya da çok kumar tutkusu vardır. Öyle bir tutkudur ki uygun ortamı bulunca hemen yeşerip çiçek açar. Bütün günü yatarak geçiren bizim gibiler için önceleri vakit geçirmek amacıyla başlayan iskambil oyunları farkında bile olmadan kumara dönüşüverdi.

-      Bu bir özür mü?

-      Nasıl kabul ederseniz. Yani bizim yerimizde siz de olsanız benzer bir durum yaşanabilirdi demeye çalışıyorum. Sonuçta hayat dediğin de bir tür kumar değil mi?  Kiminin çok kiminin az kazandığı bir kumara benzemiyor mu hayat?

-      Abarttığınızı düşünüyorum. Bu oyunun sonunda hep kaybediliyor. Ne kazanırsan kazan hepsini verip ölüp gidiveriyorsun. Öyle değil mi?

Cam kenarındaki yaşlı hastamız bir yandan camdan dışarı bakıyor bir yandan da cebinden çıkardığı oyun kağıtlarını karıştırıyordu. Bu sözler üzerine yatağında doğruldu;

-      Dediğin gibi her kumar oynayan günü geldiğinde her şeyini kaybedeceğini bilerek oynar. Zaten, kumarda önemli olan sonuç değildir.

-      Dağıtılan kağıtlar mı? Nedir önemli olan?

-      Ne masa ne ortam ne de oyun kağıtları, hiçbirinin önemi yoktur. Önemli olan elindeki kağıtların değerini olduğundan farklı gösterip rakibi kandırabilmektir. Elinin gücünü olduğundan farklı gösterip rakibi tuzağa düşürmenin tadındadır, kumar tutkusu.

spade-6Desteden çıkardığı maça altılısını gösterdi. Sonra desteden bu kağıttan daha yüksek bir kağıt çekme üzerine kime bahis teklif edilse altılının küçüklüğü nedeniyle en aklı başında insanın bile kazanma olasılığının yüksek olduğunu düşünüp hemen reddedemeyeceğini herkesin farkında olmadan yaptığı olasılık hesabıyla rahatlıkla kumara yönelebileceğini anlattı. Hayatın da kumara benzediğini söylerken insanların hep olasılık hesabı yaparak yaşadığını, hayatın da genellikle kaybetmeme üzerine oynanan bir kumar gibi yaşandığını vurguladı.

-      Bir düşününün hele; Çocuklarımıza az riske girmelerini, elindekinin değerini bilmesini ve kazanmak yerine öncelikle kaybeden olmamayı öğreterek aslında hayatı kumar gibi görmelerini istemiyor muyuz?

-      Başarının ve hep kazanan olmanın kutsandığı bir dünyada yaşadığımız fikrine katılıyorum, hatta kaybeden olmamak için risk almayan çok insan tanıdığımı da düşünüyorum. Ama tüm bunların kumar olduğu fikri yine de itici geliyor.

Gülümsedi. Elindeki oyun kağıtlarını karıştırmaya devam ederek sözlerini sürdürdü.

-      Bir fark var elbet. Kumarda herkesi kandırabilirsin. Ama hayatı kandıramazsın. Hele yaşlanınca, oyunun sonunun yakın olduğunu hayat bir şekilde sana hatırlatıyor. İşte o zaman siz sağlıkçılara başvurup oyunu uzatmaya çalışıyoruz.

-      Ne yani biz de sizin hayata karşı blöf yapmanıza yardımcı mı oluyoruz?

Elindeki iskambil kağıtlarını yastığın altına koydu. Kafasını olumsuzlama anlamında iki yana salladı.

-      Keşke o kadar kolay olsaydı. Siz sağlıkçılar bizlere yeni kağıt veya yeni bir el vererek oyunda elimizi güçlendirmek veya güçlü göstermek için şans yaratıyorsunuz o kadar. Bizler de bu şansı çevremizdekilere blöf yapmada elimizin güçlü olduğuna iyi kağıt geldiğine inandırmada  kullanıyoruz. Sonuç ise değişmiyor. Hayatı kandıramıyorsun. Hep o kazanıyor.

-      Biz sağlıkçıları da krupiye yerine koydunuz ya helal olsun. Evet, bir ameliyatla gerçekten hayat kurtarıcı olabiliyoruz ama bazen elimizin kolumuzun bağlandığı işe yaramadığımız durumlar da oluyor. O zaman iş şansa mı kalıyor?

-      Şans diye bir şey yok. Anlamıyor musun? Şansın ne olduğuna da oyun karar veriyor. Her şey oyun. Öyle günlerde iş oyunculuğa düşüyor. Elimizi güçlü gösterebildiğiniz kadar kuyruğu dik tutup beklenen finale doğru yürüyor veya çoğumuzun yaptığı gibi pes edip kendimizi koyuveriyoruz. Bence iyi oyuncu öyle günlerde belli oluyor. Kumarın kötü bir şey olduğunu söyleyenlere inanma. İnsana bu dünyadan kuyruğu dik tutup insan gibi gidebilme fırsatını veriyor. Eh bu da az kazanç değil, bence.

Doğrusu kafam biraz karışmıştı şanslarını daha fazla zorlamamalarını ve bir daha hastane içinde kumar oynamamalarını isteyip yanlarından ayrıldım. Bahçeye çıktım. Hava hayli serinlemiş, yağmur başlamıştı. Yaklaşmakta olan ambulansın giderek artan acı siren sesleri acil servisin hareketlenmesine yetmişti. Hastane için yine yoğun geçecek bir gece başlamıştı.      

 

Dr. Mehmet Uhri

One Response to “Maça Altılısı”

  1. osman diyor ki:

    Öykülerinde günün birinde; ” ben de işte sıradanım, yoktur diyeceğim bir şey” diyecek olan bir kahramanla karşılaşacağım günü sabırsızlıkla bekliyorum…

Leave a Reply