Köşe Yastığı

246764624_c546932ba8

Uzun süredir hastanemizde yatmaktaydı. Diğer nemrut bayan hastalarımıza nazaran sıcaklığı ve konuşkanlığı ile sevdirmişti kendini. Orta yaşı yeni geçmiş olmasına karşın hayli yaşlanmış, yıpranmış görünüyordu. Kronik rahatsızlığı nedeniyle kolay toparlayacak gibi değildi, hastaneden çıkmaya pek niyeti de yok gibi duruyordu. Haftada bir uğrayıp temiz çamaşır getiren komşusundan başka gelen gideni de yoktu. Ne iş yaptığını öğrenememiştik. Ailesinden de söz etmezdi. ?Boş ver geçmişi. Bazen geçmişin oralarda kalması daha iyidir. Sen bugünden ve gelecekten haber ver? diyerek savuşturmuştu bu konudaki soruları. Bütün gün tığ ile bir şeyler örer, ara sıra ördüklerini hemşire hanımlara gösterirdi. Beğenmediğini söküp tekrar ördüğü de olurdu.

O sabah servis şefimizle hastaları dolaşıp tedavilerini düzenlerken bizimkinin, yandaki diğer bir bayan hastanın el falına baktığını gördük. Toparlanıp yataklarına uzanmaları üzerine şefimiz rahatsız olmayın dercesine el işareti yaptı.

-         Bunca zamandır misafirimizsiniz, falcılığınız olduğunu yeni öğreniyoruz. Kim bilir daha neler göreceğiz?

-         Doktor bey oğlum, benim gibi geçmişi boş verenler falsız yapamaz. İstersen uzat elini de konuşturayım senin de falını.

Şefimiz irkildi, yarım adım geri atıp odadan çıkmakla çıkmamak arasında tereddüt geçirdi.

-         Korkma, alt tarafı fal bu. Kitabı defteri yok bunun. İnanana da inanmayana da fal bakarım elbet. Ama duyacaklarından korkuyorsan, o başka.

Bu sözler üzerine şefimiz hastamızın yanına gelip iki elini de uzattı. Bizler de merakla yatağın çevresine sıralandık. Hastamız gözlüklerini takıp şefimizin ellerini iyice inceledi.

-         Dörtgen avuç ve uzun parmaklar. Su grubuna ait bu eller. Sakin sessiz mizaçlısın. Sol elin çok ketum. Hiçbir şey anlatmamakta, susmakta kararlı görünüyor. Ama sağ elin öyle geveze ki, bıraksan her şeyi anlatacak.

Şefimiz telaşla ellerini geri çekerek, avuçlarına baktı. Sanki bir şey anlayabilecekmişiz gibi biz de bakmaya çalıştık. Bu kez şefimizin ellerini sakladığına şahit olduk. Kısa bir sessizlikten sonra hastamız kendi elini gösterip eldeki çizgilerin adlarını, anlamlarını anlattı. Hayat çizgisinin akıl ve kalp çizgisi ile olan konumunun hayata nasıl anlam verebileceğini nasıl yorumlanması gerektiğinden söz etti.

-         Bakın bu orta parmak kaderimizdir. Yüzük parmağımız duygularımızı sanat ve talihi, işaret parmağımız her türlüsünden kazanma hırsımızı simgeler. O sebepten yüzük parmağı işaret parmağından uzun olanlar para kazanmayı geriye itip ülkülerine sanatlarına bağlanan idealist olmayı başaranlardır, genellikle. Başparmak ise insanın kendini, karakterini ve iradesini anlatır.

-         Peki ya serçe parmak, onun anlamı nedir?

-         Serçe parmak insanın hesap kitapsız yapamayacağını, hesaba kitaba ne kadar gereksinimi olacağını gösterir.

Bu sözler üzerine hepimiz ellerimize bakıp yüzük parmağımız ile işaret parmağımızı kıyasladık. İşaret parmağı daha uzun gözükenler pek seslerini çıkarmazken, diğerleri gerinerek yüzük parmaklarının diğerinden ne kadar uzun olduğunu gösterdi. Konu ilgimizi çekmişti. Şefimiz elini tekrar uzatıp gördüklerini yorumlamasını rica etti. Bizimki göz ucuyla uzatılan ellere tekrar baktı.

-         Doktor bey, sol elin susmuş. Konuşmuyor.

-         Bunun anlamı nedir?

-         Sol el kalbe yakın olan elimizdir. Kalbini susturmuş, kalbinin sesini dinlemektense aklının yolunda gitmişsin. O yüzden susmuş olmalı, sol elin.

-         Peki ya sağ elim ne anlatıyor?

-         Dedim ya aklının yolunda gitmişsin. Akıl iyidir, hoştur yol gösterir ama çoğu kez yapmak istediklerine de engel olur insanın. Çünkü aklın, mazeret üretmede üstüne yoktur. Gönlünden geçenlere gözünü kulağını kapatıp aklının doğrusuna gitmişsin. İyi de olmuş. Hoca olmuşsun, saygın olmuşsun. Lakin için huzursuz. Aklın sana yine oyun ediyor. Yaşlandığını, tez zamanda emekli olup bir kenara atılacağını, köşe yastığı olacağın günlerin yakın olduğunu fısıldıyor.  Yani gönlünde susturduklarınla yüz yüze gelmekten, sol eline hesap verememekten tedirginsin. Serçe parmağın da hesabı iyi tutamadığını, teraziyi dengeleyemediğini söylüyor zaten. Bana sorarsan aklın yine sana oyun ediyor. Biraz da sol elinin sesine kulak vermen gerekiyor, artık. almofada20floral20foto2

Odadaki sessizliği hastamızın az önce falına baktığı yandaki yatakta yatan hastanın ?Böyle dediğine bakmayın siz onun, sorun bakalım kendi falında ne yazıyormuş? sözleri bozdu. Hastamız titreyen ellerini kendine çevirip avuçlarına baktı. ?Onlar uzun süredir, konuşmuyor bana. Önce sağ elim sustu, sonra da sol elim yüz çevirdi. Geçmişi ben reddettim, geleceğimi de göremiyorum. Bugüne hapsolmuş biriyim anlayacağınız? dedi. 

Hüzünlendiğini gören şefimiz hastamızın saçlarını okşayarak fal için teşekkür etti. Odadan çıkarken bizimkinin kendi suskunluğu içinde tığını eline alıp örgüsüne döndüğünü gördük. Şefimiz ise vizite ara verip ellerini yıkama gereksinimi duymuştu.

2 Responses to “Köşe Yastığı”

  1. Yılmaz Kandiş diyor ki:

    Mehmet Bey,
    Çok güzel bir yazı olmuş, hikayeniz gerçek mi? Gerçek ise, bir hediye ile hastanızın ziyaret edesim geldi. Bu arada benim de yüzük parmağım işaret parmağımdan uzunmuş.
    Selamlar,

  2. Mehmet Uhri diyor ki:

    Meslekte eskidikçe anılar ve öyküler birbirine karışıyor sayın Kandiş. Siz nasıl hissediyorsanız öyledir…

Leave a Reply