Klasiği Yitirince

imagescaqpj033Kızıma sınıf geçme hediyesi olarak sürpriz yapıp gitar almayı planlamıştım. Kadıköy?ün dar sokaklarında zor da olsa buldum o müzik aletleri satan dükkanı. Dükkanı emekli öğretmen karı koca işletiyordu. Beyefendi uzunca süre hastanemizde yatmış, hanımı da refakat etmişti. Zamanla samimiyet ilerlemiş emeklilik sonrası açtıkları müzik dükkanıyla vakit geçirdiklerini öğrenmiştik. Taburcu olurken ısrarla çağırmış adreslerini bırakmışlardı.

Dükkan sakindi. Sıcak karşılamadan sonra teklif dahi etmeden çay ikram ettiler. Beyefendi sağlığının iyi olduğunu, ilaçlarını aksatmaması için hanımının şaka yollu gardiyanlık yaptığından söz etti. Hanımı ise söylediklerine bakmamamı kocasının ara sıra buzdolabı hırsızlığı yaptığından ve son zamanlarda tuzlu yediğinden yakındı.

Ziyaret nedenimi sordular. Kızımın gitar çalmak istediğini, yaşına uygun gitar almak için geldiğimi söyleyince hanımı ayağa kalkıp kenarda sıralı duran gitarların arasından siyah renkli olanını seçip kocasına uzattı. Beyefendi gitarı akort ederken ?Başlangıç için bu işinizi görür. Kızınız da beğenir merak etmeyin. Hem hesaplı hem de tınısı sesi güzeldir, bu gitarların? dedi.  ?Klasik gitar dedikleri bu mu oluyor?? diye sorunca  beyefendi kafasını salladı. Naylon tellerden çıkan sesin gitarın ladin ağacı göğsünden güçlendiğini, sese dolgunluğunu ise ince damarlarıyla tınıyı zenginleştiren gül ağacı gövdenin verdiğini anlattı. Ağaçların kendince farklılıklar göstermesi nedeniyle her gitarın sesinin aynı olmadığını, bu nedenle klasik gitar sesinin elektronik olarak taklit edilemediğinden söz etti. Eliyle diğer köşede duran gitarları gösterdi.

-      Tellerini çelik yapıp akustik gitar diye satıyorlar ama aslında onlarda da sesi şekillendirip güzelleştiren yine bu ahşap gövde ve her birin sesi diğerinden küçük farklılıklar gösteriyor.

-      Peki elektro gitar ne oluyor? Kızım daha çok rock ve elektronik müzik seviyor, sanırım ileride elektro gitara yönelecek.  Şimdiden arkadaşlarının gitarlarıyla bile pek çok parçayı kulaktan dolma çalabiliyor. Onların çalıp dinlediği, beğendiği parçaları ise doğrusu benim pek kafam kaldırmıyor.

-      O kadar kuşak farkı olacak elbet. Elektrogitar işin modern yanı. Orada gitarın gövdesinin önemi kalmıyor. Tellerin titreşimi manyetik olarak elektronik ses haline dönüşüyor. Çıkan ses her gitarda aynı olduğundan iş çalanın maharetine kalıyor.

imagesca9j0tp4Bu arada üniversite öğrencisi olduğunu düşündüğüm iki delikanlı dükkana girip gitar için solfej kitabı aradıklarını söylediler. Hanımefendinin uzattığı kitapları karıştırıp yüzlerini ekşittiler.  Biri diğerine ?ben sana buralarda bulamayız, internetten indirelim dedim? diye söylendi. Vitrinde tumbaların yanında duran elektrogitarlara baktılar, biri eliyle gitarın tellerini okşadı. Sonra hızlı adımlarla dükkandan ayrıldılar. Beyefendi çayını yudumlayıp eliyle giden delikanlıları işaret etti.

-      Gördünüz mü? Onlar da kızınız gibi klasik gitarlara bakmayıp elektrogitar ile ilgilendiler. Devir değişti. Gençler klasikten kaçıp modern olanı arıyor. Klasikle uğraşmak klasik görünmek istemiyorlar.

-      Modern zamanlarda yaşıyorsak onlar da sanırım çağa uyduruyorlar kendilerini.

-      İyi de modern olacağım diye klasiği lanetlemek, göz ardı etmek ne kadar doğru bilemiyorum? Klasiği eski olmak, tarih olmak zannediyorlar. Halbuki klasik tekildir, eşsiz olmaktır. Modernlik ise elektro gitarlar gibi birbirinin aynı olanı arar. İstanbul?un klasik evlerinin yerini alan birbirinin eşi hatta neredeyse aynısı apartman dairelerini gözünün önüne getirirsen modernin ne olduğunu daha iyi anlarsın. Ne yazık ki, modern olmayı modern görünmeyi klasikten kaçmak birbirine benzemek sanıyor, zamane gençleri.

-      Peki ya modern sanat dedikleri ne? O da sanat değil mi?

-      Sanattır, elbet. Bilirsiniz, sanayileşme ve seri üretim fikriyle doğmuştur modern düşünce. Modern sanatlar müzesindeki yapıtların çoğu için ?Ne var bunda? Bunu ben de yaparım, bu da sanat mı?? diye konuşulduğunu da duymuşsunuzdur.

-      Evet, öyle. Hatta bir kısım eser için ben de böyle düşünüyorum.

-      Modern sanatta malzeme sıradanlaşır. Anlatım ve farkındalık öne çıkar. Klasikte eşsiz olan eserin yerini, modernde benzer malzemeden üretilen farklı fikir veya anlatımlar alır. Gökdelenlerin modern zamanın simgesi olması boşuna değildir. Eser sıradanlaşır fikir, anlatım ve hatta görkem öne çıkar.   

Araya girip çayları tazeleyen hanımı aldı sözü bu kez;

-      İnsanları da modernleşmek uğruna birbirine benzetip neredeyse aynılaştırıyorlar, ben de buna dayanamıyorum. Her insanın eşsiz klasik bir eser olduğunu unutup birbirinin aynı olduğu toplum hayal ediyorlar. Üstelik buna inanıyor ve başkalarını da inandırıyorlar. 

-      Doğru söylüyorsunuz. Biz hekimlerden de her hastayı birbirinin aynı kabul edip onları standart hastalık ve tedavi kalıplarına uydurmamız bekleniyor. Bunu da tıbbın modernleşmesine borçlu olduğumuzu söylüyorlar. Nasıl bir borçsa hastası hekimi öde öde bitmiyor.

klasik-kalsinBirbirilerine bakıp gülümsediler. Beyefendi hastane ortamında hep aynı konudan yakındığını ancak kimseye anlatamadığını o yüzden hastanelerden uzak durmaya çalıştığından söz etti. Gitar ile birlikte hediye ettikleri kılıf ve birkaç küçük aksesuarı yüklenip ayağa kalktım. Öğretmen hanımın söyleyecekleri bitmemişti. Elimi sıkarken ?Bakın doktor bey. Bizler eğitimciyiz. Gençleri eğitip kendilerini tanımalarını sağlamak yerine, onların farklılıklarını budayıp hepsini birbirine benzetmeye çalışmanın ne olduğunu ve buna direnmenin zorluklarını iyi biliriz. Eşim bu yüzden müzik öğretmeni oldu. Öğrencilerine okullarda her şeyin bilime ve akla hizmet ettiğini insanın ancak müzik ve resim derslerinde ruhu ile baş başa kalabileceğini anlatırdı? dedi. Kocasının elini sıkarken o da elimdeki gitarı işaret edip; ?Siz de bilirsiniz, doktor bey. Hiçbir insan diğerine benzemez. İkiz kardeşler bile farklıdır. Modernlik uğruna insanların birbirinin aynı olmasını benzer davranmasını bekleyen bu dünyanın insanlık ile bağdaşır yanı yok. Üstelik sanayileşmeyi yaşamamış, kafayı modernleştirmeden görüntüde modern olanların çoğunlukta olduğu bir toplumda kızınız için klasik gitardan vazgeçmeyin. Bırakın hayatında bir şeyler klasik kalsın. Bırakın kendi tekilliğini bulsun, ondan haz alsın? dedi. Teşekkür edip yanlarından ayrıldım.   

Onları kocaman dünyalarını sığdırdıkları o küçücük dükkanlarında bırakıp omzuma astığım gitar ile Kadıköy meydanına doğru yürüdüm. Doğrusu kızımı gitarına kavuşturmak için sabırsızlanıyordum.

 

Dr. Mehmet Uhri

One Response to “Klasiği Yitirince”

  1. hülya yoleri diyor ki:

    Ne diyebilirim ki her zamanki gibi ellerine sağlık.Ne de güzel anlatmışsın ”modernliği”

    Bu ara da zamane anneleri isimli öykün zamane adı altında mailler de isimsiz olarak dolaşıyor.

    Tüm öyküler için teşekkürler

Leave a Reply