Jerash’ın Yalnızlığı

gerasa

Bakmayın öyle yağmurun ardından tozun toprağın gidip renklerin canlandığına. Bu şehir yüzyıllardır kendi yalnızlığı içinde suskun öylece durup köklerini arayanların gelmesini bekliyor. Burası Jerash.

Bir zamanlar Ortadoğudaki Roma kentlerinin en tanınan bilinenlerindendi. Doğu Batı ve Kuzey Güney yönündeki ticaret yollarının kesiştiği yerdeydi. Baharat ve İpek yolu buradan geçerdi. Caddeleri insan kaynar sokaklarındaki çocukların gürültüsü çoğu kez kuşların seslerini bastırırdı. Şimdilerde her yıl düzenli yuva yapan sadık kırlangıçlar dışında kuş sesi de duyulmaz oldu. 

Coğrafi keşifler ve yeni deniz ticaret yollarının kullanılması ile şehrin ticari önemi zayıflayınca Jerash fakirleşip ordusunu besleyemez hale geldi. Orduyu küçültmeyi denedilerse de olmadı. Koca şehri yerel birliklere bırakıp çekildiler. Askeri gücünü yitirip saldırıya, talana açık hale geldiğini gören şehrin zenginleri kendilerini güvende hissetmeyip birer birer göç ettiler. Fakirlik ve yoksulluğun kavurduğu şehirde bırakın zenginlik üretmeyi eldekileri korumak bile zorlaştı. Kök saldıkları toprakların onları yaşatmaya, ayakta tutmaya yetmediğini görenler de şehri terk etmeye başladı. Şehrin sonbaharı yavaş yavaş yerini kışa bıraktı. Sonra sesler azaldı. Çocukların sesleri azaldıkça kuşların sesleri daha çok duyulur hale gelse de sonuç değişmedi. Yiyecek bulamayan kuşlar da seslerini kesti ve gözden kayboldu.

Onca emek ve özenle yaptıkları binaları, tiyatro, tapınak ve odeonları bırakıp gittiler. Gidenlerin sesleri, coşkuları, duyguları taşların tınısında kaldı. Yıllar içinde köklerini unutmayıp atalarını arayanlar geri dönüp ara sıra uğrasa da şehrin hiç bitmeyecek kışı başlamıştı. Anlı şanlı önemli insanlar için yapılan gösterişli binalar zaten şehrin insanlarına hep uzaktı ama ya Pazar yeri, ana cadde veya oval meydan. Onlar buralarda tanışıp görüştüler, güldüler, ağladılar. Yaşama heyecanlarını burada bulup, yine buralarda aradılar. Birlikte yaşadıkları sevinç ve hüzünlerinde hep oval meydandaydılar. Taşların dili olsa da söyleyebilse.

Çocuklarının peşinde koşturan anneler, malını satabilme telaşındaki tüccarlar, oradan buradan kopup buralara yerleşenler, çocuklarını burada doğurup buraya kök salan, doğup büyüdükleri şehirlerini çok ama çok seven o insanlar nasıl yok oldu, nasıl bu kadar kolay vaz geçtiler anlayamıyorum.

Ben kim miyim?

Ben Jerash?ta oval meydanın kenarındaki çınar ağacıyım. Daha doğrusu şehrin tarihine tanıklık eden o ulu çınar ağacının köklerinden yeniden doğup yetişen genç bir çınar ağacıyım. Ulu çınar ömrünü doldurduğunda nöbeti bana bıraktı. Giderken ?köklerine dikkat et. Kökler kaybolmaz. Kaybolur diyene de inanma? demişti. Son ana kadar bu şehrin insanlarına inanmıştı. Onların günü gelip köklerini arayacağına eskisi gibi olmasa da şehri bu terk edilmişlikten kurtaracağına inanıyordu. Doğrusu ben onun kadar iyimser olamadım.  

Jerash?ın yalnızlığında doğup büyüdüm. Ara sıra şehri gezmeye gelen ama geceleri uzak duran turist grupları ve meraklı insanlardan başka kimseyi görmedim. Gelenlerin ne aradığını, niçin geldiğini bilemem ama herşeye uzak durup fotoğraf çekmekten başka bir şey yapmadıklarına bakılırsa pek öyle köklerine merak salanlar olduğunu da sanmıyorum. Hatta köksüz olmanın özgürleştirerek ordan oraya kolayca savurabildiği insanlar olduklarını düşünürüm.

jeras2Geliyorlar gezip tozup merakla şehrin sokaklarını arşınlıyorlar. Geçmişi bilenler taşlarımın tınısında eskinin seslerini, heyecan ve coşkularını işitmeye çalışıyor. Sonra hızla çekip gidiyorlar. Şehir bu haliyle onlara mezarlığı hatırlatıyormuş. Bir keresinde öyle demişlerdi. Haksız da sayılmazlar hani.

Halbuki eski hayatların izleri, geçmişin kökleri orada öylece onları bekliyor. Onca emek ve özenle inşa ettikleri şehre arkasını dönüp gidenlerin kendince geçerli nedenleri olabilir. Onlar giderken geride bıraktıklarının değerinin, öneminin farkındaydı, elbet. Köklerinden bir kısmını, duygularını, anılarını, heyecan ve hüzünlerini burada bırakarak gitmek zorunda olmak arkalarına bakmamalarını, unutmayı gerektiriyordu. Ama onların çocukları, torunları neden unutur, kökleri burada öylece onları beklerken bunu nasıl yaparlar? Gittikleri yere kök salmaya uğraşırken hep bir şeylerin eksik kaldığını görerek, bilerek arkalarını nasıl dönerler? İnsanoğlu kendine karşı bu kadar mı acımasız olur?

Herneyse, bu sene kış sert geçti şehir görüp göreceği yağmuru aldı. Bundan sonrası tozu toprağı ile güneşli ve sıcak günler. Dallarımda geçen yıldan kalan son bir iki kuru yaprak savrulmak için sabah meltemini bekliyor. Yapraklarım olmayınca cılız ve çıplak görüntüm yüzünden iyiden iyiye yalnızlık çöküyor üstüme. Gelen gören az olunca çıplakığı da umursamıyorum ama o kalabalık ışıltılı günlerden sonra böylesine bir yalnızlığı hiçbir canlının hak ettiğine inanmıyorum.

Bu yıl uzun süren kışa rağmen kırlangıçlar geri dönmeye başladı, yakında yavruların seslerini duyarız. Hava soğuk olsa da gelmekte olan baharın sıcaklığını köklerimde hissetmeye başladım. Leyleklerin sayısı ise her yıl eksiliyor.

Hep bir şeylerin eksildiği ama kökleriyle gün gelip yeniden baharını yaşamayı bekleyen Jerash?a yolunuz düşerse oval meydanın batı ucundaki çınar ağacına selam vermeyi unutmayın. Hatta, yanına gidip oturun, oturun ki size Jeraş?ın yalnızlığını, eskinin seslerini ve coşkulu günlerini anlatsın. Soranlara kaybettiği köklerini arayan insanları beklediğini söylesin. Sıkılmadan dinleyin onu olur mu?

Jerash?ın yalnızlığıdır, o.

 

Mehmet Uhri

 

Not: Jerash Ürdün’de başkent Amman’ın 50 km Kuzeyinde yer alan antik Roma kentidir.

Daha fazla bilgi için http://en.wikipedia.org/wiki/Jerash linkini kullanabilirsiniz.

One Response to “Jerash’ın Yalnızlığı”

  1. orfe33 diyor ki:

    Benim Güzel Mersinimin de Buna benzer hikayeleri yıllardır kafamda var,
    Mersinimizin bazı yerlerinde 60-70 yıllık Palmiyeler var ,Yıllardır her sabah
    yanlarından geçerken onlara ‘Günaydin Tarihin Şahitleri, Günaydın Mersinin Azizleri” der ve biraz sohbet ederim.(çocuklugumuzda DARDAGAN dedigimiz siyah küçük meyvalarını toplardık )
    Tabiiki Jerash ile Mersinizimizin Şöyle bir farkı var Mersinde hala hergün çogalarak İnsanlar yaşıyor ,Jerash’ı insanlar terk etmek zorunda kaldılar Ve Heybetli Çınar yalnız kaldı Ama Mersinde durum
    İnsanlar kalabalıklaşarak PALMİYE’ler ve eski Mersin insanları yalnızlaştılar,
    anlayacagınız kimse Yaşlı palmiyelerin farkında olmadan yaşayıp gidiyorlar
    Bize de hüzünlenmek kalıyor, yaşlı palmiyeler ile :)

Leave a Reply