İyot Hareketi

iodine_dreamstime_1939773-300x200

Çok değil, sadece 10 yıl sonra belki bir meslektaşımız, bugünlere dair anılarını aktarırken aşağıdakine benzer yazı kaleme alacak ve en karanlık günlerde bile küçük bir kıvılcımın herşeyi değiştirebileceğini, her koşulda umutları yitirmemek gerektiği mesajını verecektir.

Doktorların yenilmişlik hissiyle sindiği, kendi başını kurtarma telaşına düştüğü bozgunumsu günlerdeydik. Üniversite hastaneleri de teslim olmuş, son kale olan muayenehaneler düşmek üzereydi. Muayenehane hekimleri direnç gösterip eylemler yapmış, aralarında para toplayıp yayınlattırdıkları gazete ilanları ile mesleki bağımsızlıklarının tehlikede olduğu mesajını duyurmuş, bu sayede kaybedilen bir iki mevzi kısmen geri kazanılmıştı. Ancak genel izlenim bu kazanımların da geçici olduğu yönündeydi. Hastanelerde ise muayene sürelerinin 10 dakikadan 6 dakika inmesi yetmemiş acil ve vardiya polikliniklerinin sayısı arttırılmış hafta sonu mesaileri ile birlikte doktorların giderek daha da ezilmişlik hissettiği günlere girilmişti. Yaşananlara direnç gösteren hekimlere, uygulamaların resmi yazı ile üst makamlardan gönderildiği, idarenin inisiyatifi olmadığı bilgisi verilerek özel hastanelerde durumun çok daha vahim olduğu da hatırlatılarak hiçbir geri adım atılmamıştı.

O gün 40 yıllık meslek yaşamının son 20 yılını hastanemizde geçirmiş uzman abimiz yaş haddiyle emekli oluyordu. Öğleden sonra küçük bir uğurlama partisi planlamıştık. Ancak mesleğinin son gününde bile 65 yaşındaki bir doktora 60 hasta randevusu verip bizlere de randevularımızı aksatmamamız uyarısı yapılınca uğurlama kokteyli suya düştü. Emekli olan abimizin geçmişte bir kez bile idareyle ters düşmüşlüğü olmadığı için uygulamayı garipsemiş ancak idarenin verilmiş hasta randevularının aksatılmaması konusunda ayak diremesi yüzünden kararsız kalmıştık. Meslektaşımız ise durumu sakin karşılayıp mesleğinin son gününü sorunsuz tamamlamak, ardından kötü söz ettirmemek için 60 hastayı muayene edip sessizce evinin yolunu tutmuştu.

Birkaç hafta sonra yaş haddiyle emekli olan meslektaşımız hastalanıp acilen hastaneye getirildiğinde onca emek verdiği hastanesinde yoğunluk nedeniyle yatıracak yatak bulunamaması, üniversite hastanesine gönderilmek zorunda kalınmasıyla başladı, iyot hareketi. Acil serviste sedyede yatmakta olan meslektaşımız için yatak arayan anestezi uzmanımız bütün gün uğraşmasına karşın sorunu çözemeyip üniversite hastanesiyle bağlantıya geçmek zorunda kalınca pansumanda kullanılan iyot şişesini eline alıp “20 yıllık hizmet verdiği hastane, doktoruna yatak bulamıyorsa hep birlikte kına yakalım arkadaşlar” diyerek ellerini iyot ile boyamıştı. İyot çözeltisinin kınaya yakın renk ve kalıcılıkta deriyi boyama özelliğini bilen bir diğer meslektaşım da ona katılmış ambulansa aktarılan emekli abimiz o kınalı ellerle uğurlanmıştı.

iodine_1oz_lgHaberin duyulması ve iyot protestosu asistan hekimlerin de katılımı ile kısa sürede hastane geneline yayıldı. Sonraki günlerde hekimler özellikle öğle yemeğine çıkarken ellerine iyot damlatarak protestoya katıldılar. Elleri iyotla boyalı hekimlere hemşire ve diğer sağlık çalışanlarının da katılması ile sessiz protesto büyüdü. Başlangıçta önemsenmeyen sonraları anarşi yaratmaya çalışan marjinal birkaç kendini bilmezin densizliği olarak görülüp “iyot gibi açığa çıkıp boylarının ölçüsünü alacaklar” diye dışlananların kararlı duruşu ile iyot hareketinin taraftar bulması idareyi rahatsız etmeye başladı. Birimlerin yemeğe çıkış saatleri değiştirilerek herkesin bir arada olmasının önüne geçilmeye çalışıldı. Ancak diş macunu tüpten çıkmıştı, bir kere. Yenilmişlik ve yalnızlık hissi yerini yavaş yavaş birlikteyiz, bir şeyler yapabilir, mücadele edebiliriz umuduna bıraktı. Üç kap yemeğin yanı sıra yemekte isteyenin istediği kadar alabileceği salata barı konulması için imza toplanıp idareye yapılan baskı sonuç verdi. Birlikteliğin doğurduğu güç giderek umuda dönüştü. İdarenin baskıcı tutumuna karşı pasif duruş ve imza kampanyaları ile karşı çıkılıp geri adım attırıldığını görmek umutları yeşertmeye yetmişti. Sağlık çalışanları artık güçsüz ve çaresiz olmadığının farkındaydı. Tüm bunları bir kaç damla iyot ile başarmıştık.

Başlatılan İyot hareketinden komşu hastanenin ve yakındaki diğer hastanelerin de haberi olması ile konu giderek alevlendi. Hekimler hasta muayene ederken ve hatta iş dışında da ellerine kına görüntüsü veren iyot damlatmaya, soranlara da doktorluğu bir tür tezgahtarlığa dönüştürenlere nazire olsun diye kına yaktıklarını anlatmaya başlayınca konu basının gündemine yansıdı.

Giderek güçlenen iyot hareketine idarenin ilk tepkisi iyot bazlı pansuman malzemelerini farklı maddeler ile değiştirmek yönünde oldu ancak hekimler eczanelerden aldıkları iyot çözeltisi ile eylemlerini sürdürdüler. Kendiliğinden gelişen bu eylemi hekim örgütü başlangıçta bir fantezi olarak görse de giderek güçlenmesi ile hekimlerin yanında yer almakta gecikmedi. Hatta hastane temsilcileri üzerinden iyot çözeltisi dağıtılmasını bile organize etti.

Eylem, sağlık çalışanları arasında pasif bir protesto olarak kendiliğinden başlamış ve siyasi angajmanı olmayan taban hareketi olarak hızla büyümüştü. Sendikalar ve diğer meslek kuruluşları konuya ilgi duysalar bile lideri ve manifestosu olmayan bu hareketi domine edememişti. Açıkçası eylemi başlatanlar da gidilecek yön ve devam edip etmeme konusunda kararsız görünüyordu.

Muayenehane hekimlerinin konuya el atıp bir gazete ilanıyla destek vermesi, dahası onların da eyleme katılmaları ile süreç emek bazlı bir hareket olmaktan çıkıp mesleki bağımsızlık ve özgürlük hareketine dönüşmeye başladı. Kamuda veya özelde maaşlı çalışan hekimler ile muayenehanesinde kendi işinin patronu olan hekimler iyot hareketi üzerinden bir araya gelip mesleğin geleceği üzerine konuşmaya, mail gruplarında tartışmaya başladı.

1800 yılların başında İngiltere ve Fransa’da fabrika işçilerinin çalışma saatleri ve koşulları için başlattıkları eylemin doğurduğu güç birliğinin küçük yerel örgütlerden emek eksenli sendika mücadelesine dönüşmesine benzer süreç doktorlar için de böyle başladı. İyot hareketinin başlattığı birliktelik, iyot gibi herkesin eşit ve çıplak olarak temsil edildiği bu hareket serbest çalışan, maaşlı, emekli, öğretim üyesi veya öğrenim gören hekimlerin bir araya toplandığı, herkesin kendi gücünde önemli maddi katkı yapması ile gerektiğinde kamuoyu baskısı için kaynak bulma sorunu yaşamayan, üyelerine eylemlerinde ve zor günlerinde katkı yapabilen meslek sandığına bu şekilde dönüştü. Böylesine kendiliğinden ve tabandan gelen süreci kendine rakip olarak görüp uzak durmak yerine destek veren hekim örgütünün duruşu ve katkısı da burada unutulmamalı.

Bugün bir damla tentürdiyot ile temsil edilen iyot hareketi 10 yıl önce hekimlerin en umutsuz olduğu, kendilerini bezgin ve bitkin hissettikleri o karanlık günlerde umut ışığı arayanların tutunduğu bir yapılanmaya dönüşerek diğer meslek grupları için de örnek oluşturmaya başladı. Sanayi toplumunun emek eksenli işçi hakları mücadelesi bilgi toplumunun mesleki bağımsızlık mücadelesi olarak yeniden şekillendi.

Bugün artık hekimler ellerini iyotla boyama gereksinimi duymuyorlar ama masalarında veya çekmecelerinde o küçük damlalıklı şişesi ile tentürdiyot bulundurmayı da bırakmadılar.

Dr. Mehmet Uhri

9 Responses to “İyot Hareketi”

  1. Yüce Ayhan diyor ki:

    Küçük eylemler, pasif direnişler bazen çok daha etkili olabiliyor. ama ne yazık ki çoğunluk buna bile karşı mazaret üretmekte başarılı. Ellerine sağlık.

  2. mevlut yaprak diyor ki:

    Çok çok güzel bir hareketmiş…
    daha güzelllerinin tetiklenmesi, örgütlenmesi dileklerimle…
    selamlar saygılar…

  3. Ayşen Esen Danacı diyor ki:

    Elinize sağlık çok güzel bir yazı olmuş. Bu günlerde ümide ve birlikte hareket etmeğe çok ihtiyacımız var. Bugün gidip ben de bir şişe tendürdiyot alıp çelmeceme koyacağım.

  4. Duygu Güney diyor ki:

    Burada verilmek istenen, emeği temel alan mücadele yerine, mesleki bağımsızlığı temel alan mücadele.Burada çok tehlikeli bir aldatmaca var bence.Emeği temel almayan mücadele temelsizdir. Şöyle ki; Emperyalist-Kapitalist Sistem içindeki tüm yönetimler, bütün çalışanlara saldırmaktadır, meslek ayırmaksızın.Sermayenin sınırsız ve gözü dönmüş para hırsına, bütün çalışanları katar.Sorun budur,’ yani, YA HEP BERABER, YA HİÇ BİRİMİZ, bütün çalışanlar, işçiler, çiftçiler bu saldırıya karşı birleşmelidir. Sermayenin iktidarıdır söz konsu olan.Yani sermaye sınıfı ne diyecek, şu hekimleri ayıralım, diğerlerini sömürelim, bu olası mı?

  5. Duygu Güney diyor ki:

    Peki, hekimler kurtuldu, varsayalım. Ülkemizdeki ve tüm dünyadaki petrol ve diğer doğal zenginlikleri ellerinden alınan, bunun için vahşice öldürülen, aç ve susuz bırakılan, yerin 500 m. altında 1000 tl. ye iş güvenliği önlemleri alınmadan çalışan insanlar için çözümünüz nedir diye size bir hekim olarak sormazlar mı?
    Evet, tüm dünyadaki insanların insanca yaşaması, doğanın katledilmemesi( ör.HES’ler), hayvanların kürkleri daha parlak olsun diye canlı canlı yüzülmemesi için ÇÖZÜM’ünüz nedir?

  6. Mehmet Uhri diyor ki:

    Teşekkürler sayın Güney,
    Yıllardır hekim örgütü içinde sizin zikrettiğiniz eylemleri yapmaya çabalayıp olmadığını, olamayacağını ve neden olmadığını görmüş biri olarak yazıyı kaleme aldım. Mesleki gelenekleri batıda burjuva doğuda feodal uzantılı olan hekimlik mesleğinin proleterya mücadalesine uygun olmadığını hekimlerin bilgiyi yönetmekten gelen elitist tarzının onların sokağa dökülmesine engel olduğunu gördüm. Dahası bilişim iletişim devrimi ile dünyanın sanayı sonrası yeni bir dünyaya dönüşmekte olduğunu düşünüyorum. Bu dünya hekimler başta olmak üzere bilgi çağının “donanımlı işçilerine” gereksinim duyuyor. Onları sanayileşmenin başlangıcındaki gibi sömürecek bir yapılanmaya gidiyor. İşte burada sanayileşmenin başlangıcında işçilerin biraraya gelerek sendikal hak mücadelesi başlattıkları gibi örnek bir mücadele başlatılması gerektiğini düşünüyorum. Bu mücadeleye serbest çalışan kendi kendi kendinin patronu olan yanında işçi çalıştıran hekimleri de dahil edebilmek için en küçük ortak payda olan mesleki bağımsızlık üzerinde özellikle duruyorum.

  7. Mehmet Uhri diyor ki:

    Zor sorular bunlar sayın Günay.
    Hekimlerin mesleki bağımsızlık mücadelesinin hasta ve yakınlarını da içermeden gerçek anlamını bulamayacağını düşünen biri olarak alınacak yolun çok uzun ve hayli zahmetli olduğunu düşünüyorum. Sorduğunuz soruların çözümünün de hayli zaman, emek ve zahmet gerektirdiğini düşündüğünüz ve kendi yaşam parçamız içinde büyük olasılıkla çözülemeyeceğinden kaygı duyduğunuz kanaatindeyim. Maalesef ben de öyle düşünüyorum. Hayalini kurduğum hekim meslek birliğinin hasta ve hasta yakınları ile işbirliğinden doğacak bir paltformun sözünü ettiğiniz konularda çözüm yönünde yol gösterici güvenilir bir işlev göreceğini hayal etmekle işe başlayabiliriz.

  8. DUYGU GÜNEY diyor ki:

    Sorduğum sorunların çözülebileceğinden eminim.Hiç kuşkum yok, İnsana dayalı sistemdir bu ve kurulacaktır, paraya dayalı sistem yıkılmaktadır.

  9. DUYGU GÜNEY diyor ki:

    Ayrıca ‘Hayaller yıkılmak içindir’, yani gerçek değildirler, yaşamazlar. Dünyanın yuvarlaklığını yeniden keşfetmeyi hayal etmeye gerek yok, gerçekdışılıkda yaşam sağlıksızdır.Kısaca tek yol var=Sosyalizm.
    Size 2011 Taksim 1 mayıs mitingini anımsatırım, 1 milyon insandık..

Leave a Reply