Hıdrellez ateşinde

fire_flames_campfire_bonfireSakin bir nöbet akşamıydı. Nöbetçi şef odasında kitap okuyup hastanenin sıkıntısından biraz olsun uzaklaşma niyetindeydim.Yoğun ve yorucu geçen günün üzerine binen idari nöbet, yorucu olmasa da hastaneye hapsediyordu insanı. Gecenin karanlığı da çökünce yarıaçık  cezaevinde gibi hissetmeye başlıyordum kendimi. Bu düşünceler içindeyken kapım çalındı. İçeriye hayli yaşlı, bakımlı hanımefendi girdi.

-          Nöbetçi şefi arıyordum evladım.

-          Benim, buyurun. Size nasıl yardımcı olabilirim?

Bir şeyler söylemek istiyor ancak söze bir türlü başlayamıyordu. Sıkıntılı hali vardı.

-          Sorun nedir? Bir terslik mi var?

-          Yok. Yok bir terslik evladım. Terslik kocamda. Yukarıda dahiliye servisinde yatıyor. Ben de ona refakat ediyorum. Beni size o gönderdi.

-          Ne için gönderdi sizi bana?

-          Olacak şey değil istediği biliyorum ama çok ısrar etti. Elçiye zeval olmazmış. Sizden bir ricası var.

-          Yapabileceğim bir şey ise yardımcı olmaya çalışırım.

-          Bugün Mayıs ayının 5?i. Yani bugün Hıdrellez bayramı. Kocam, bugüne kadar hiçbir hıdrellezi kaçırmadığını bu kez hastanede yakalandığını. Hastane bahçesinde hıdrellez ateşi yakmak istediğini söyleyip izin için beni size gönderdi.

Heyecanlanmıştım. Çocukluğumda mahallemizde kutladığımız hıdrellez akşamları geldi gözümün önüne. Kitabımı kapatıp bir kenara kaldırdım.

Hastanelerde nöbetçi şefin haberi olmadan kuş uçmazdı. Değil ki hastane bahçesinde ateş yakmak. Hanımefendiyi de yanıma alarak hastamızın yanına çıktım. Kaşlarına kadar beyazlamış saçları, deniz mavisi gözleri ile yatağında oturuyor ve soru soran gözlerle bir eşine, bir bana bakıyordu. Dosyasını inceledim. Hastamızı takip eden doktorunu aradım.  Yataktan çıkmasında sakınca yoktu.ates_alev1Heyecanlanmak ve yorulmak yasaktı, o kadar.

-          Hıdrellez ateşi yakmak istiyormuşsunuz, öyle mi?

-          Evet doktor bey. Ne olur çok görmeyin. Gizlice ateş yakıp sizin de başınızı belaya sokmak istemedim. Eşimi o nedenle yanınıza gönderdim.

-          Ama doktorunuza göre heyecanlanmanız ve yorulmanız yasakmış.

-          Sizden rica ediyorum doktor bey. Yaşım hayli ilerledi. Bu belki de görüp göreceğim son hıdrellez. Bu dünyadan geçip gitme zamanının yakın olduğunu hissediyorum.

-          Peki. Ama şartım var. Ateşi birlikte yakacağız. Yorulmak, heyecanlanmak yasak.

Adamın gözlerindeki mutluluğu, ışığı görmeliydiniz. Hemen yatağından doğrulmaya, sabahlığını aramaya başladı. Sakin olmasını rica edip 1 saat kadar sonra hastane bahçesinde buluşmak üzere sözleştik. Odadan çıkarken arkamdan seslendi. 

-          Doktor bey, kızacaksın ama bir şey daha rica edeceğim.

-          Söyle bakalım.

-          Çocuk kliniğinde yatan, gelebilecek durumdaki çocukları da çağırabilir misin, şenliğimize?

-          Neden özellikle çocuklar?

-          Bu bayramı unutmasınlar istiyorum. Günümüzün zamanında yaşayanlar için anlamsız bir bayram hıdrellez. Çoğumuz kolumuzdaki saat ile yaşıyoruz hayatı. Ama çocuklar öyle mi? Onlar için zaman, henüz saatlere hapsolmuş değil. Bu bayram ile baharın başlangıcını, sonbaharda bizi terk eden doğanın, bahar ile aramıza dönüşünün gerçek şenlik olduğunu unutmasınlar istiyorum.

-          Çocuklar için, zaman gerçekten farklı mı?

-         Hem de nasıl farklı. Onlar, doğanın zamanında yaşıyorlar, bir zamanlar hepimimiz yaşadığı gibi. Oyuna dalmış çocuk için yemek saatinin yada yatma saatinin ne kadar anlamlı olduğunu düşünsene doktor bey? Bizler ise ne yapıp edip onları kendi kurgusal, saçma zamanımıza tıkmaya uğraşıyoruz. Kendi zamanımıza en iyi uyum gösteren çocuğa takdir ile bakıyoruz.

Kafam karışmıştı. Aklıma yemek saati geldiğinde sofraya gelmeyen, yatma saati geldiği halde yatmak istemeyen kızımla eşimin diyalogları geliyordu.  

-         Tamam anlaştık. Çocuk servisine de haber vereceğim. Ancak fazla gürültü çıkarmak yok.

Odadan ayrılıp yakmak için bir şeyler ayarladım. Sorumlu hemşire ile birlikte çocuk kliniğini de durumdan haberdar ettim. Biraz sonra 8-10 kadar çocuk anneleri ile birlikte katıldılar, küçük kutlamamıza.

Bir saat sonra hastane bahçesinin fazla dikkat çekmeyen emniyetli bir köşesinde yakmıştık, hıdrellez ateşimizi. Ateşin harı geçince üstünden atlamaya başladık. Çocuklar sıraya girdiler, bey amcamız da aralarında doktor kontrolünde bir iki atlamadan sonra ateşin çevresine oturuldu. Bizim ihtiyar çocuklara Sonbahar ile birlikte ağaçların yapraklarını dökerek doğanın uykuya daldığını, bahar ile birlikte dallara su yürüdüğünü ve doğanın uykusundan uyandığını, bolluk ve bereket getirdiğini bunun için her yıl Mayıs ayının ilk haftasında bahar şenlikleri yapıldığını anlattı. Eskinin masallarını, mitlerini anlatırken çocuklar ilgi ile dinliyordu.

Yaptığım bu iş ertesi gün duyulursa ne hesap vereceğimi düşünürken bey amcamızın eşi koluma girdi. Gözleri doluydu.

-          Teşekkür ederim, doktor bey. Çok teşekkür ederim.

-         Teşekküre gerek yok. Evinden, odasından uzakta hastane koğuşuna tıkılmış, oyundan, oyuncağından uzak çocuklar için güzel bir hastane anısı oldu. Hepimizin, eşinize teşekkür etmesi gerekiyor sanırım. Böylesi bir günü unutmadığı ve unutturmadığı için.

Ateşin sönmesi ile birlikte törenimizi sona erdirdik. Çocuklar anneleri ile birlikte koğuşlarına döndü. Hastamıza odasına kadar eşlik etmek istedim. Engel oldu.

-          Yoruldum, biraz da heyecanlandım ama sanırım değdi, doktor bey.

-          Kendinizi yormamanızı rica etmiştim.

-          Dedim ya, belki de bu göreceğim son hıdrellez. Ama bu çocuklara da bulaştırdım ya hıdrellezi, varsın yorulayım. Biliyorum ki, seneye ben olmasam da o çocuklar arayacaklar, isteyecekler yine hıdrellez ateşini.

-          Nereden biliyorsunuz?

-          Hepsinden söz aldım. Boşuna ağartamadık biz bu saçları.

Eşinin koluna girdi. Birbirilerine yaslandılar, ağır adımlarla odalarının yolunu tuttular.

One Response to “Hıdrellez ateşinde”

  1. Erkan diyor ki:

    Mehmetcim,

    Yine beni zaman hakkinda derin dusuncelere daldirdin.
    Her zaman senden yeni bir perspektif aliyorum.
    Eline saglik.
    Selamlar,
    Erkan

Leave a Reply