Günümüzün Gerçeküstücüleri

kuresellesme9

Gerçek nedir? Neyi gerçek olarak kabul ederiz? Algıladıklarımızın gerçek olduğunu düşünür bunun için beş duyumuzu ve aklımızı kullanırız. Bir şeyin gerçek olabilmesi beş duyumuzdan biriyle algılanıyor olmasına bağlıdır. Halbuki algıladıklarımız ile sadece kendi gerçeğimizi tanımlarız. Kendi gerçeğimizi başkaları da aynı biçimde algılıyorsa gerçek toplumsallaşır, kabul görür, güçlenir.

Hepimiz acıkırız ve yemek yediğimizde karnımızın doyacağını biliriz. Çalışınca yorulur ve günün bir kısmı uyuyarak geçirir, dinleniriz. Bu bireysel gerçekler bütün insanlarda görüldüğü için kitlesel gerçekler olarak tartışılmadan onaylanır. Vücudun bu biyolojik gerçekleri toplum hayatı üzerinde de etkili olur. Aynı toplum içinde yaşayan insanlar düzenli yemek yeme, dinlenme ve uyuma gereksinimlerini karşılayan ortak yaşam biçiminde uzlaşır ve buna uygun yaşarlar.

Bu anlamda gerçek, elle tutulan gözle görünen ve herkesçe kabul edildiği biçimiyle bireyin ve toplumun kültürünü belirleyen öğelerdendir. Bir kere toplum hayatında yerini aldıktan sonra her seferinde sorgulanmaya gerek duyulmaksızın peşinen kabul edilen bilgi ve birikimlerdir, gerçek. Tutunma noktalarıdır, insanoğlunun.

Gerçek algısı genellikle sorunsuz çalışır. Ancak aksi örnekler de yok değildir. Algılanıp herkesçe kabul gören gerçeklerin aslında algı veya yorumlama yanılgısı olabildiğine dair pek çok örnek mevcuttur.   

Sözgelimi tarihi boyunca güneşin doğudan yükselip çevremizde tur attıktan sonra batıdan battığı, arkamızdan dolanıp tekrar doğudan yükseldiğini görmüş ve güneşin dünyanın çevresinde döndüğüne inanmıştır, insanoğlu. Kimse aksi bir durum da ileri sürmemiştir. Herkesin gördüğü ve din kitaplarına kadar giren bu gerçeğin aslında algı yanılması olduğunu vurgulayan dönemin bilim adamları katledilmiş veya tezlerini geri alarak engizisyon dehşetinden zor kurtulmuşlardır. Herkesin gördüğü gerçeğin aslında gerçek olmadığını savunmak, tutunduğu gerçeği ellerinden almak hiç kolay değildir.

Gerçek diye tanımlanan herkesçe kabul gören algıların, kavramların gerçek olmayabileceği konusu insanların gerçek üzerine düşünmesine yol açmıştır. Dahası gerçeğin kabul edilemeyecek kadar acı verici olduğu durumlarda insanoğlunun kendini savunma güdüsü devreye girerek davranışlarını etkilemiştir. Yaşananların acı verdiği dayanılmaz olduğu durumlarda insanoğlu gerçeklerden kaçarak ayakta kalmaya çabalar. Gerçeğin acı verdiği durumlar, bölgeler, coğrafyalar gerçek algısından kaçışın da yaşandığı alanlardır. Istırap verdiği zamanlarda gerçeklerden kaçma insanoğlunun savunma refleksidir. Bazıları ise gerçekle birlikte yaşamak veya bu gerçeğin altında kalıp ezilmektense üstüne çıkmayı dener. Onlar gerçeküstücülerdir.

gitarist-picassoSözgelimi, İber yarımadası gibi kültürlerin çatıştığı, her yeni kültürün kendi kültürünü kabul ettirip diğerini yok etmeye uğraştığı kuzey ve güney arasında köprü görevi gören toprakların gerçeği, tarih boyunca yaşanan acılar ile kendini gösterir. Egemen kültürün her seferinde kendi gerçeğini dayatıp diğerlerini ortadan kaldırma çabası, kanla yazılmış tarih ve bu acı gerçeklerle yüz yüze yaşıyor olma, gerçeküstücülüğün bu topraklarda filizlenmesine yol açmıştır. Rastlantı değildir, bilinen gerçeküstücülerin İspanyol kökenli olması.

Dünya edebiyatında ilk roman örnekleri yazılırken 16. yüzyılda Cervantes Don Kişot adlı dönemine göre sürrealist romanını kaleme almıştır. Romanın kahramanları Don Kişot ve uşağı Şanso Pansa?nın  ülkenin gerçeklerinden kaçan, ortaçağın şövalye gelenekleri ve bakışı ile günü yeniden yorumlamaya çalışan, pek çok aykırı durumla karşılaşan ancak yılmayan gerçeküstücüler olarak bu topraklardan çıkması rastlantı değildir. Salvador Dali gibi gerçeküstücülerin piri kabul edilen ressamın Girona yakınlarında Figueras?ta doğup bu topraklarda yaşamış olması da rastlantı değildir.

Benzer olarak kübizmin öncülerinde Pablo Picasso?da Malaga doğumlu bir İspanyoldur.  Kübizm olaylara insanlara çıplak gözle bakmaktansa kırık ayna parçalarından veya bir prizmanın ardından bakarak olduğundan çok daha farklı yeni görüntüler resmedilmesi biçiminde ortaya koyar, kendini. Temelinde ise görünen gerçekten kaçma çabası yatar.

Müzikte Manuel de Falla?nın yapıtları bilinen klasik müzik türlerinden kaçışı, dönemin müzik gerçeğinden uzaklaşma çabasını düşündürür.

Gerçeküstücülerin mimarideki örneği de İber yarımadasından çıkmıştır. Barcelona şehrine damgası vurmuş olan 19.yüzyılda yaşamış Antonio Gaudi?nin eserleri mimarinin gerçeküstücü tasarımları olarak yaşamaktadır. Mimari düşüncesini mühendislik gerçeklerine uydurmadaki kıvraklığı günümüzde bile çözülemeyen sorular bırakmıştır. Rastlantı değildir gerçeküstücülerin İber yarımadasından köken almaları.

gaudi-wallMimaride, müzikte, sanatta çıkardığı gerçeküstücüleri ile tanınan bu topraklarda hayat, sıradan insan için de farklıdır. Gerçek algısının duruma yere, zamana, egemen kültüre göre biçim değiştirmesinin günlük hayata da yansıması olmuştur, elbette.

İnsanlar, sunulan yaşam biçimlerinin de gerçek olup olmadığını sorgular hale gelmiş, günümüz tüketim kültürü doğrultusunda dayatılan Amerikan tarzı yaşam biçiminin tek gerçek olmayabileceğinden çıkışla alternatif küreselleşme hareketlerinin itici gücünü oluşturmuşlardır. Doğanın tükenmesine, kirlenmesine, küresel iklim değişikliklerine yol açan ve alternatifi yokmuş gibi sunulan Amerikan tarzı ?tüketerek yaşam? biçimine ?başka bir dünya? mümkün sloganı ile karşı çıkan, dünya sosyal forumları ile şekillenen hareket İber yarımadasının dilleri olan İspanyolca ve Portekizce konuşulan ülkelerde başlayıp dünyaya yayılmıştır. Bu durum da rastlantı değildir.

İnsanoğlunun gerçek algısının bir kez daha yanılmakta olduğunu, doğayı hammadde kaynağı, insanlığı da küresel pazar olarak gören dünya görüşünün hayat gerçeği ile bağdaşmadığını haykıranlar alternatif küreselleşmecilerdir. Kuşkusuz dayatılan yaşam gerçeğini reddeden, sorgulanması gerektiğini savunan gerçeküstücülerin günümüzdeki uzantılarıdır, onlar.

Gerçeküstücülük her insanın doğasında vardır. Çocukluğumuzda hepimiz bir masal kahramanı prens veya prenses olma hayalleri ile oyunlar oynadık. Büyüdükçe hayatın gerçekleri içimizdeki hayal kuran o çocuğu baskı altına alsa da insanlık ilerlemesini gerçeküstü alemde yaşayan insanların hayal etmelerine borçlu. Günümüzde de göz kamaştıran tüketim toplumu rüzgarına kapılmaktansa yeni bir dünya isteyebilecek kadar çılgın olabilen gerçeküstücüler üzerinden doğa ile barışma şansı aramaktadır, insanoğlu. Onları görmek, seslerini duymak zorundayız. 

Dayatılan yaşam biçimlerini reddederek doğa ile barışık yeni bir dünyanın mümkün olabileceğini haykıran içindeki o yaramaz, aykırı çocuğu yaşatan günümüzün gerçeküstücüleri sayesinde kurtulacağız belki çocuklarımıza borçlu kalmaktan. 

 

Mehmet Uhri

3 Responses to “Günümüzün Gerçeküstücüleri”

  1. Yüce Ayhan diyor ki:

    Keyifle okudum.
    Aşağıdaki cümlede bir imla yanlışı var:
    “Kolay değildir herkesin gördüğü gerçeğin aslında gerçek olmadığını savunmak, isanlığın tutunduğu gerçekleri elinden almak.”

  2. Mehmet Uhri diyor ki:

    Teşekkürler sevgili dostum. Gerekli düzeltmeyi yaptım.

  3. FİGEN OZAN SAYMAN diyor ki:

    Coğrafyanın insanın yaratıcı süreçlerinde bu kadar belirleyici olduğunu unutmuştum.kübizm ne olduğunu öylesine anlaşılır bir ifade ile açıklamışsın ki ilkokuldaki kızıma bile kübizmi belletebilirim.
    Bugün nasılsa saat 09:30 gibi hastalar kesildi….gelmiyorlar yani muhtemelen sabahki erkencilerle,uykucular arası moladan faydalanarak yazınızı okuyabildim.Yazılarınızı özlemişim.canım istediğnde açıp sizi okuyabileceğimi bilmek ne güzel

Leave a Reply