Gözümün Nuru Oğlum

cox005

Her şey arkadaşımın sahaflardan satın aldığı Osmanlıca kitabın içinden çıkan eski bir mektup zarfı ile başladı.
Zarfın üzerindeki pulların koleksiyon değerini öğrenmek ve yazıları çözmek için yardım istemişti.

Zarf 27.08 1333-Rumi (miladi 1917)  tarihinde İstanbul Beyoğlu postanesinden postaya verilmişti. Gönderen kısmında Beyoğlu Birinci Ceza Mahkemesi Reisi Hacı Ahmet Bey yazılıydı. Zarfın ön yüzünde ise “İkinci Kolorduyu Osmani, dördüncü Fırkanın Onuncu Alay Üçüncü bölüğü Mülazım-ı sanisi (üsteğmen) Asitaneli (İstanbullu ) Hasan Refik Bey’e takdim” yazıyordu.

Zarfın içi boştu. Pulu için saklanmış zarf izlenimi alınıyordu.

Gerçekten de zarfın üzerindeki 10 paralık pul Fenerbahçe burnunda o zamanlar var olan deniz fenerinin resmini ve eski yazıyla Fenerbahçe yazısını içeriyordu. Zarfı barındıran kitabın sayfalarında zarftaki yazıya benzer el yazısı ile yazılmış notların varlığı asker mektubunun altında yatan dramın aydınlatılmasına yardımcı oldu.

cox006

1917 ve öncesi ülkenin parçalandığı yüz binlerin şehit olduğu imparatorluğun en acılı dönemi. Böylesine bir ortamda mahkeme reisi oğlunu hayatta tutabilmek uğruna arkadaşları gibi Çanakkale cephesi yerine hatırlı tanıdıklarını araya koyarak görece savaştan uzak Diyarbakır’daki ikinci kolorduya gönderilmesini sağlar.

Neredeyse tüm arkadaşlarını Çanakkale savaşlarında yitiren genç üsteğmen babasının yaptığı torpili affetmez ve yakın asker arkadaşlarının ölüm haberleri geldikçe onların yanında olamamak onlara yardım edememekten duyduğu hınçla babası ile olan ilişkisini keser.

Mektuplarına yanıt vermez.

Genelkurmay kayıtlarından öğrendiğimize göre üsteğmen Hasan Refik daha sonra Kafkas ve Van cephelerinde görev yapar. İnönü ve Sakarya savaşlarına yüzbaşı rütbesi ile katılır. 21 Eylül 1921′de şehit olur.*

Mahkeme reisinin çabaları başlangıçta işe yarasa da oğlunun hayatını kurtarmaya yetmemiştir. Baba ile oğul birbirlerine kırgın ve küs ayrılmışlardır.

Ölümünden sonra cepheden mahkeme reisine gönderilen oğluna ait evrak-ı metruke içinden askeri künye, birkaç soluk fotoğraf ve bu mektup zarfı çıkar. Mektup ortada yoktur ama oğlu zarfı saklamıştır.

Beyoğlu 1. Ceza Reisi Hacı Ahmet Bey cevap alamasa da mektup göndermeye devam ettiği oğlunun, okumadan yırtıp atmasını önlemek için zarfın üzerine kurşun kalemle silik iki küçük not iliştirmiştir.
Sol taraftaki notta  ”Ciğer köşem” altta sağ tarafta ise yine kurşun kalemle “gözümün nuru oğlum” yazmıştır.

Hacı Ahmet Bey, cephedeki asker oğluna mahkeme reisi sıfatıyla resmi ağızdan yazıp kapattığı mektuba kurşun kalemle böyle bir eklenti yaparak kendini affettirmeye çalışır.
Zarfı sakladığı kitabın sayfalarına, yıllardır haber alamadığı oğlundan geriye kalanlar arasında bu zarfın saklanmış olmasını yanıt alamasa da affedildiği biçiminde yorumladığı notu  düşülmüştü.

Kitabın sayfalarındaki diğer notlar ise kederli ve hayata küskün bir babanın artık hayatta olmayan oğluyla tek taraflı konuşması şeklinde kaleme alınmıştı.

Son sayfada ise Hacı Ahmet Bey, mealen “Gittiğin  yerde sıkılmayasın oğul, cevabını bu zarfı saklayarak bana gönderdin. Bu bana yeter. Bazen söylemedikleri de yaşatır insanı, benim de sana söylemediklerim var. Gün gelir kavuşur konuşuruz umarım” diye yazmıştı.

Mehmet Uhri

* Yüzbaşı Hasan Refik Van (1328-c-P. 178) 5. Kafkas Tümeni 13. Alay 12 Bölük Komutanı, İnönü, Sakarya Muharebelerine katıldı ve 21 Eylül 1921′de şehit düşmüştür.

Kaynak: TÜRK İSTİKLAL HARBİNDE ŞEHİT DÜŞEN SUBAYLAR E. Kur. Alb. NUSRET BAYCAN (Gnkur. ATASE Bşk. lığı Arşivi, Dosya No. i, 1302-P. 39: 1338-P. Ds. 148)

10 Responses to “Gözümün Nuru Oğlum”

  1. ahmet çağıldak diyor ki:

    Değerli dostum inanılmaz bir hikaye daha. Boğazım düğümlendi.
    Haddim olmayarak ve dostluğumuza güvenerek bir öneride bulunacağım, acaba hikayenin sonuna sen bir iki cümle yazsan büyü bozulur mu? Aklına ve canına sağlık.

  2. ALPER KAYA diyor ki:

    Sevgili dostum,
    Öyküler, araştırmaya dayalı gelişme gösterirken bilgilendiriyor aynı zamanda.
    Ellerine sağlık-

  3. Murat Karaaslan diyor ki:

    Azizim Mehmet,

    Müthiş olmuş, seni canı gönülden kutluyorum.

  4. Selman Yıldırım diyor ki:

    Mehmet Bey,
    yazılarınızı ilgiyle okuyor ve önemsiyorum, bunları ATO Artı dergisinde diğer hekim arkadaşlarla da paylaşmanız güzel olmaz mı?
    saygılarımla

  5. Mehmet Uhri diyor ki:

    Merhaba sayın Yıldırım. Yazılarım Bütün Dünya dergisinde, İstanbul Tabip odası Hekim Forumunda ve Antalya, Muğla ve Bursa tabip odası dergilerinde yayınlanıyor. Sözünü ettiğiniz dergiyi biliyorum ama incelemiş veya okumuşluğum olmadı. İlgileneceğim…
    saygılar
    muhri

  6. MUHİBBE AKSOYER diyor ki:

    YÜREĞİNİZE SAĞLIK NE KADAR DUYGULU BİR O KADAR DA DÜŞÜNDÜRÜCÜ BİR HİKAYEDİR. KAYBOLAN İNSANLIK DEĞERLERİ, MİLLET VE VATAN SEVGİSİNİ KAYBETMİŞ DEVLETİN BAŞINDAKİLER DE OKUMALI BU HİKAYEYİ. HOŞ, ÇIKARABİLECEKLERİ DERS SADECE DİLLERİNDEDİR, NE KALPLERİNDE NE DÜŞÜNCELERİNDE…SAYGILARIMLA…

  7. sebahatcinar diyor ki:

    Sevgili Doktorum.
    Eline saglık,senin yazdıklarını okumak buyuk keyif.
    Bizlere bu keyifi bağışladığın için teşekürler.

  8. nur ustuner diyor ki:

    bu gibi bilgileri paylaşmak isterim

  9. Mehmet Uhri diyor ki:

    Paylaşmanızdan memnuniyet duyarım sayın Üstüner. Bu yazı resimleriyle birlikte Butun Dünya dergisinde yayınlandı. İnternet ortamında pek çok farklı site paylaşımda bulundu. Geri dönüşleriyle ses getirmeye, gidenlerin anısını yaşatmaya devam ediyor.

  10. Melda Ongun Uçar diyor ki:

    Sevgili arkadaşım
    Ne özel, ne kadar güzel ve ne kadar hüzünlü bir öykü… Teşekkürler

Leave a Reply