Gerçek Acıtıyor Güldünya

fft16_mf134405Hastaneye getirildiğinde ağır yaralıydın.


Ağabeyleri vurmuş, namus meselesi, aile içi hesaplaşma dediler. Durumun ağırdı ama yaşamak istiyordun, elimizi tuttun, Güldünya.


Ağabeylerinin almak istediği canı yerinde tutmaya çabalıyorduk. Direndin, direndik. Senin direncindi, bizi umutlandıran. İlk saatler aksilik olmadı hastanede, işler umduğumuzdan iyi gitti. Bizimle kaldın, Güldünya.

Bir ara gözlerini açtın, bir şeyler söylemek istedin, çırpındın. Ama sesin çıkmadı. Ameliyat bittiğinde de baygındın ama bizimleydin.


Hastaneye getirildiğinde yaşattığın umutsuzluk, sevince dönmüştü.

O gece de bizimle kaldın Güldünya, ağabeylerin çıkıp gelene kadar.

Bizler el birliği ile görevimizi yaptığımızı düşünürken, başladıkları işi bitirme sevdasındaki ağabeylerin iş başındaydı.

Ziyarete geldiler. Müjde verelim, Güldünya yaşıyor diyelim derken oldu, her şey. Yattığın odaya gelip mermilerini hediye bıraktılar. El birliği ile çıkmasına izin vermediğimiz canı söküp aldılar, bedeninden.


Giderken servis hemşiresine “neden yaşattınız sanki?” diye bağırdılar.

Sustuk, Güldünya.

Suçluluk duyduk, seni yaşattığımız için, iki kere ölmene neden olduğumuz için. Ağabeylerine “Ne yaptığınızın farkında mısınız?” diyemediğimiz için. Dahası konu namus meselesi olunca “Böyle olması gerektiği için mi yaşandı bunlar?” diye düşünüp sustuğumuz için suçluyuz, Güldünya.

O gece, hastaneye gelen yeni yaralıların hastaların telaşında unutmaya çalıştık, işimiz ile oyalandık, sanki her şey olağanmış gibi. Gerçeğin acısını hastalarımız ile unutmaya çabaladık.


Unutamadık, Güldünya.


On aylık bebeğin olduğu haberi geldi. Yıkıldık, ağlaştık, bir süre yattığın odaya giremedik.

Sustuk Güldünya.


Sessizce ağlayan hemşiremize sarıldı, hastalarımızdan biri. “Ağla kızım, sesin çıksın. Avazın çıktığı kadar ağla. Belki şimdi duyarlar sesimizi” dedi.

Sonra yine sustuk, Güldünya.


Seni gazetelerdeki resimlerinle adına yazılan yazılar, şarkılar ile hatırlamayı, uzakta olmanı, oralarda kalmanı tercih ediyor, çoğumuz. Masal kahramanı olmanı istiyoruz.


Gerçek acıtıyor Güldünya.


Meğerse kazanamayacağımız bir maça çıkmışız birlikte. Sürpriz yapıp ilk yarıyı önde kapamamız sonucu değiştirmedi.

Yenildik, Güldünya.


Ne yazık ki, hayat sensiz de devam ediyor. Şimdi o maçı unutup önümüze bakmamızı bekliyorlar.

Sen geride kaldın, Güldünya.


Şunu bil ki; Seninle birlikte hepimiz yenildik. Kazansaydın, bizimle kalabilseydin belki sen yine kaybedecektin ama insanlık bu yarayı almayacaktı.

İnsanlar bedenlerini tedavi ettirmek için hastaneye yine geliyor. Yattığın oda hasta ağırlamaya devam ediyor. Her şey doğalmış gibi sürüyor, hayat.

Ağabeylerinin sana yaşattıkları, ruhlarımızda açtığı yaralar ise kanamaya devam ediyor.

Unutmaya çabalıyor, susuyoruz Güldünya.


Ağzımızı açtığımızda çığlığın olmaktan, insanlığımızdan utandığımızı her seferinde hatırlatmandan, bebeğinin yüzüne bakamamaktan korkuyor ve susuyoruz.

Gerçek acıtıyor, Güldünya.


Not: Bu yazı 25 Şubat 2004′ te görev yapmakta olduğum Bakırköy Dr. Sadi Konuk Eğitim ve Araştırma Hastanesine yaralı olarak getirilen ve hasta yatağında kardeşleri tarafından vurularak töre cinayetine kurban giden Güldünya Tören’in anısı içindir.

3 Responses to “Gerçek Acıtıyor Güldünya”

  1. sebahatcinar diyor ki:

    Ruhu şad olsun.Senin de eline beynine sağlık.

  2. Dr Atilla Demir diyor ki:

    Sayın Dr Mehmet Uhri,görsel ve yazılı basında kadına şiddetin konu edildiği bu günlerde anlattığınız gerçek olayın hikayesi tam oturmuş.Bu acıklı güzel öyküyü keşke tüm halkımıza ulaştırabilsek.Güzel yazılarınızın devamı dileğiyle.

  3. Yaz yaz yaz Bu yazma ısı sıze cok yakışıyor.

Leave a Reply