Doktorun Feryadı

ovBilmem ki nasıl anlatsam;
Nasıl, nasıl, size derdimi!
Bir dert ki yürekler acısı,
Bir dert ki düşman başına.
Gönül yarası desem…
Değil!
Ekmek parası desem…
Değil!
Bir dert ki…
Dayanılır şey Değil!

Sağlığın piyasalaşması sürecinin hekimlerde oluşturduğu duygu durumunu anlatabilmek için şiirini kullandığım Orhan Veli umarım beni bağışlar. Gerçekten de yaşananlar vicdanı olan için yürekler acısı. Hekimin de, hasta ve hasta yakının da hem haklı hem de mağdur olduğunu düşündüğü sağırlar diyaloğu sesi yüksek çıkanın haklı göründüğü vahim bir yolda ilerliyor. Sağlık sistemini piyasanın merhametine terk eden yöneticiler bile durumun vahametini görüp görevden ayrıldıktan sonra asıl meslekleri olan hekimliğe dönmek istemediğini utanmadan beyan edebiliyor.

Çalıştığı sağlık kuruluşunun ticari beklentilerine göre değer biçilen, hastalarının sırtından kuruma kazandırdığı kadar önem atfedilen birine dönüşmek üstelik tüm bunların hastaneye kazandırdığı paradan prim aldığı için yapıldığının yüzüne karşı söylenmesine ses çıkarmayıp kabullenmek zorunda bırakılmak inanın dayanılır gibi değil. Elinizi vicdanınıza koyup hekimlik mesleğini icra etmeye uğraşırken çalıştığınız kurumun yöneticisinin uğraştırıcı, sorun çıkarıcı, gereksiz yatak işgal edecek hastalardan uzak durma konusunda telkinin ötesine geçen söylemlerde bulunmasına ses çıkarmayıp alışmak zorunda bırakılmaktan söz ediyorum. Eline mahir bir cerrah da olsanız zor ameliyatlar yerine risksiz, kolay tedavi edilebilen eften püften olgularla mesai doldurmanız bekleniyor. Hastalara mesleki bilgi ve deneyiminizi kullanıp teşhis koymak yerine her türden tahlili bol bol yaptırmanız, çoğu kez gerekmediğini bildiğiniz filmler ve görüntülemeler ile kuruma para kazandırmanız isteniyor. Çalıştığınız kurumun ticari beklentilerine direnç gösterip vicdanıyla mesleğini sürdürmeye çalışanların yaşına başına bakılmaksızın sistem dışına çıkarıldıklarını, serbest çalışma olanaklarının ellerinden alınıp açlıkla ıslah edilmeye çalışıldığını görüp yaşananları kabullenmeye zorlanmak inanın katlanılır gibi değil. Hastane için bir maliyet unsurundan öte anlamınız ve değerinizin olmadığını, yeri geldiğinde niteliğe bakılmaksızın daha az maliyetli bir hekime tercih edileceğinizi bilerek çalışmak, sesini çıkaranların ise ?paragöz? diye yaftalandığını görüp susup içine atmak dayanılır gibi değil.

orhan-veli

Tüm bunlar çekilen çilenin anlatması kolay kısmı. Bir meslek edinip iyi kötü hayatımı idame ettirecek kadar kazanırım ama hiç olmazsa hastalarıma faydalı olur onların gözündeki değerim ile yetinir sağlığına kavuşturduğum hastalarla mesleki tatmin bulurum diyenlerin yaşadığı kırgınlığı, gönül yarasını ise ancak yaşayan bilebilir. Mesleğin getireceği maddi beklentileri göz ardı edip alanında gecesini gündüzünü bilgi ve deneyimini arttırmaya veren, mesleğini olması gerektiği gibi kendi vicdanı ve bilgi birikimini referans alıp uygulayan, sonuçta sağlığına kavuşturduğu hastasının teşekkürünü yeterli görüp olmasa da dert etmeyen hekimlerin yaşadığı kırgınlık inanın katlanılır gibi değil.

Oradan oraya savrulan, ticarileşmiş sağlık kuruluşlarının beklentilerine uygun olarak iyice incelenen ama bir türlü derdine derman bulunamayan hastaların sayısı arttıkça insanların gözündeki hekim algısı da olumsuza dönüyor. Bu durum en çok mesleğine bağlı idealist hekimleri vuruyor. Karşılarındakinin kendi sırtlarından kuruma para kazandırmaya çalışan ve kazandırdığı paradan prim almaktan başka derdi tasası olmayan “biri” olduğu ön yargısına karşı hekim kimliğini savunmanın zorluğundan geçtim, biriken öfkenin üzerinize kusulmasını, mesleğinizi doğru ve gerektiği gibi yapmaktan başka kaygınız olmamasına karşın hakaret görmekten hatta şiddete maruz kalmaktan kendinizi kurtaramamanın yarattığı gönül yarası inanın anlatılır gibi değil. Hekim olarak işinizi düzgün yapmaya çalışıp hastaya gerektiği kadar zaman ayırmaya, onunla empati kurup hastalığı hakkında bilgi vermeye, tedavi alternatiflerini ortaya koymaya çabaladıkça geçmişin getirdiği öfke ile sistemin ticarileşmesinin tüm hesabının sanki sorumlusu sizmişsiniz gibi hoyratça önünüze konulması, yanıt verme, yardım etme çabalarınızın sonu şiddete varan biçimde karşılık görmesi, o çok değer verdiğiniz, uğruna hayatınızı adadığınız hastalarınızdan korkma ve onlardan zarar görme endişesine kapılmaya başlamanın nasıl bir gönül yarası açtığını anlatmaya Orhan Veli?nin şiirindeki gibi sözcükler yetmiyor. Öyle sokakta veya trafikte biriyle dalaşıp kötü laf işitmekten, şiddet görmekten söz etmiyorum. Kuru bir teşekkür bekleyip olmasa da vicdanınızın sesi ve işinizi doğru yapmış olmanın iç huzuruyla yetindiğiniz hastalarınızdan korkmaya, onlardan hakaret işitip, şiddet görmeye başlamanın yarattığı katmerli bir yalnızlık ve kırgınlık öyle bir dert ki; düşman başına.

Yüreğiniz yaralı, kırgın, küskün ve derin üzüntü içindeyken sanki hiç bir şey olmamış, yaşanmamış, yaşanmış olsa bile kapının dışında bırakılmış gibi hastalarınızla ilgilenmeye çabalamak…

Bir dert ki, inanın dayanılır şey değil.

Dr. Mehmet Uhri

Feryadını kimseye duyuramayan, yalnızlığıyla hayata ve mesleğine tutunmaktan vazgeçen Dr. Melike Erdem’in anısına saygıyla.

3 Responses to “Doktorun Feryadı”

  1. M.Yavuz ÇIRPICI diyor ki:

    Sevgili UHRİ,
    Yine yüreğimize dokunmuşsun…. İçinde bulunduğumuz durumu, ne hale geldiğimizi ne güzel anlatmışsın… Teşekkürler

  2. Hale Önür diyor ki:

    Çok beğendim ve çok etkilendim.
    Bizler hekimliğin gerçekten güzel olduğu döneme ait trenin son vagonuyuz. Hastalarımız bize teşekkür etti;hattta minnet duydu. Biz de bir işe yaradığımız tatminini doyasıya yaşadık bu geridönüşler sayesinde…
    Ben kendime ve kızıma yepyeni bir hayat kurdum 12 eylül’den sonra ve o da bütün engelleme çabalarıma karşın ‘anne ben insanlara hekimliğimle yardımcı olmak istiyorum deyip yine hekimliği seçti. Bunların olacağını biliyorduk engel olamadık bu gelişmelere…Tüm bunları ve günümüzde hekimlerin durumunu

    duyurmak için facebookta adınızı kullanarak paylaşabilir miyim?

  3. Mehmet Uhri diyor ki:

    Teşekkürler sayın Önür
    Yazımı paylaşmak isteme nedeninizi çok iyi anlıyor ve size katılıyorum. Gidilen yolu gençlere göstermede bir miktar yardımı olacaksa memnuniyet duyarım. Dostlukla

Leave a Reply