Daktilonun Dilinden

ddd-1Günün ilk ışıkları çevresiyle birlikte daktiloyu da aydınlattı. Çantasından çıkarılmış olmak başlangıçta sevindirse de eskici dükanının vitrinini süslediğini görünce içi buruldu. Sahipsizdi ve yeni bir sahibi olana kadar kendisi için anlamlı birileri olmayacaktı. Camın ardından üzerine vuran güneşin sıcaklığı yaylarını hafifçe hareketlendirdi. Camın ardında bir kilimin üstünde biblo gibi durmaktan rahatsız olsa da gün yüzü görmek hoşuna gitmişti. Şöyle bir kendini yokladı. Biraz yağsız kalmıştı, yayları sağlamdı. Bir iki harf çok kullanılma yüzünden ezilmiş olsa da yeni bir şerit ile sorunsuz yazabilecek durumdaydı. Şanslıydı. Kullananlar hep özenle bakmıştı. Tuşları kolonyalı pamuk ile tek tek temizlenir ve düzenli yağlanırdı.  

İlk olarak noter bürosunda çalışmaya başlamıştı. Hayli yıpratıcıydı. Kullanan hanım gün boyu başından kalkmaz, klavyeye bile bakmadan çok hızlı yazabilirdi. Konuşkan değildi, pek iyi anlaştıkları söylenemezdi. Sabahları erkenden gelir kendini gizlemekten başka işe yaramayan bol ve çirkin gri mantosunu askıya asar, daktilonun başına geçene kadar sessizce ortalığı toplardı. Daktilonun başında ise huyu değişir omuzlarını dikleştirip kollarını iki yana açarak biraz erkeksi hava takınır, ses tonunu bile sertleştirip karşısındakini sorguya çeker, istenen yazıyı hazırlardı. Şaryoya vuran harflerim aşınmasın diye yazdıklarını karbon kağıtlı iki kopya yazmaya özen gösterirdi. Akşama kadar elleri daktilonun üzerinden inmez, mesai bitiminde omuzlar düşer, sinik sessiz haliyle yine o mantoyu giyip giderdi. Hoyrat bir çalışma temposu olsa da temizlik ve bakımı ihmal edilmezdi. 

Yeni gelen daktiloların elektrikli olması başlangıçta kaygılanmasına yol açmış olsa da katibe hanım bir iki denemeden sonra yine emektar daktilosuna dönmüştü. Elektrikli daktiloda tuşlara dokunmak yetiyor, fazla basılırsa aynı harfi birden fazla yazabiliyordu. Halbuki bizim katibe hanım kollarını aça aça tuşların üstüne yeri geldiğinde sert basarak karşısındakini hizaya getirip susturabiliyor olmanın önemini kavramış, daktilonun ardında olmanın verdiği üstünlük hissini yitirmek istememişti.

Birkaç yıl sonra katibe hanımın emekli olması yeni gelenlerin ise elektrikli daktiloları tercih etmesi daha az kullanılmasına yol açtı. İş yoğunluğu arttığında veya elektrikler kesildiğinde başvurulmak üzere yine de masa üstünde tutuluyordu. Ama eskisi kadar bakım yapılmadığının da farkındaydı. Satır sonuna kadar otomatik götüren tuşu tutuluk yapıyor uzun süredir yağlanmadığı için çalışırken çok ses çıkarıyordu.

Bilgisayar ve yazıcıların gelmesi ise son darbeyi vurdu. Redaksiyon sorununun ekranda çözülmesi ve yazıcı çıktılarının matbaadan çıkmış izlenimi vermesi çok tutulmuştu. Önce masadan alınıp kitaplığın rafına daha sonra da çantasıyla birlikte içerideki dolaba kaldırıldı. Vadesinin dolduğunu düşündüğü günlerde noterin bir arkadaşına hediye edildi.

Hediye edilen kişi evinden pek çıkmayan kendi halinde bir yazardı. Yazmadığı zamanlarda kitap okur, bazen uzun süre daktilonun başında oturup boş kağıda baktığı, hatta hiç bir yazamadan kalktığı da olurdu. Dağınık biri olduğu için daktilonun temizlik ve bakımı ile hanımı ilgilenirdi. O evde sessiz bir mutluluk vardı. 

Dışardan bakıldığında pek çoğu gibi mutluluğunu göstere göstere yaşamaya gereksinim duyanlara hiç benzemiyorlardı. Yazarımız masanın başına oturup yazmaya başladığında çıkan daktilo sesleri ile eşinin yüzü güler, tuşların ritmine uygun bir makamdan hafiften şarkı mırıldandığı bile olurdu. Dedim ya sessiz bir mutluluk yaşanırdı, o evde. Fark edilmek ve biraz da imrenilmek için elinden geldiğince ses çıkaran pek çok evden farklı olarak neşeli müzik veya kahkaha seslerinin duyulmaması o evdeki huzur ve mutluluğu görmenin önünde engel değildi. Evin yaşlı ve miskin kedisinin uyurken çıkardığı hırıltılar bile huzur ve mutluluğun işaretiydi. Hiç bir şey için acele etmezler, sabah kahvesini güne güzel başlamak için başbaşa tadını çıkararak içerlerdi. Yazarımız kendini yazarak çok iyi anlatabilse de konuşmayı pek sevmeyen hatta çabuk heyecanlandığı için beceremeyenlerdendi. Bu özelliğini iyi bilen eşi ise genellikle konuşmayı başlatan olmamaya özen gösterir, günlük hayatı yönlendiren küçük kısa sorulardan öteye gitmezdi. Daktilo sesi kesilince eşi yanına gelir, yazdıklarını önce eşine okur yazım hatalarını gözden geçirmesi için ona bırakır, heyecanla ilk yorumu beklerdi. Eşi ise gözlüklerini takıp sabırla gözden geçirir, sonunda genellikle sevgiyle kocasına bakar yüzü aydınlanırdı. Mutluluklarını anlamak için seslerini duymanıza gerek yoktu. Ne yazık ki kısa sürdü bu mutlu günler. 

daktiloEşinden yaşça küçük olmasına karşın önce hanımefendi çekildi sahneden. Hızlı bir ölüm dediler. Ev sessizliğe büründü. Taziye için gelenlerden uğursuzluk getirdiğimi bile söyleyen oldu. Kısa bir süre sonra ise yaşlı miskin kedi ayrıldı aramızdan. Yazarımız yazılarına uzun bir süre ara verdi. Aylar sonra bir keç kez yazmaya çabalasa da yarım kaldı. Her ne kadar tozlanmamam için çantaya konulmuş olsam da temizleyip yağlayan olmayınca bakımsız kaldım. Evde yeniden daktilo sesinin duyulması için bir yıla yakın zaman geçmesi gerekti. Ancak evdeki daktilo sesinden mutlu olup şarkı mırıldanacak birilerinin yokluğu giderek daha çok hissediliyordu. O miskin kedinin keyifli hırıltılarına bile razıydım. Evdeki sessiz mutluluk, yerini hüznün sessizliğine bırakmıştı. Çok geçmeden yazarımızı da eşinin yanına uğurladılar. Evde kalan eşyaları ise ona buna vermek yerine eskiciye sattılar. Alanlar onarıp şeridimi değiştirdi, eskici vitrinine koydular. Yazmasına yazacak haldeyim ama şimdikiler klavyemin dizilimine alışkın olmadığı için kullananım olacağını sanmıyorum. Zaten ilgilenen bir iki kişi dekoratif amaçla baktı sonra gidip antika gramofon aldılar. 

Yaylarım eski gerginliğini yitirdi. Şaryomda o noter katibesinin parmaklarının ağırlığını, tuşlarımda yazar ve eşinin sessiz mutluluğunu daha ne kadar tutabilirim, bilmiyorum. Eskici dükkanında bekliyorum. 

 

Mehmet Uhri

 

One Response to “Daktilonun Dilinden”

  1. FİGEN OZAN SAYMAN diyor ki:

    ADAYLIĞINIZ BENİ GÜLÜMSETTİ..İYİ Kİ VARSINIZ..PAZAR GÜNÜ GÖRÜŞMEK ÜZERE SEVGİLER..

Leave a Reply