Çocuğunuzun Doktoru

cd3Yılların çocuk doktoruydu. Mesleğine tutkuyla bağlıydı. ?Sana anlatacaklarım var, beni dinlemeni istiyorum? diyerek randevu istedi. Buluştuğumuzda sözünü kesmeden hiç yorum yapmadan dinlememi istedi. O anlattı, ben not aldım. ?Bunca yılın çocuk doktoruyum? diye söze başladı.

?Beni bilirsin, mesleğe severek isteyerek girdim. İnsanları, özellikle de çocukları hastalıklardan koruyor, yeri geldiğinde iyileştiriyor olmanın verdiği enerji hiç eksilmedi. Ancak her gün giderek artan sayıda çocuğun kapımda beklemesine karşın gerektiği kadar muayene zamanı ayıramamanın verdiği bezginlik içindeyim. Başlangıçta kabahati kendimde aradım, daha verimli çalışmalıyım diye düşündüm. İşe erken gelir, geç gider oldum. Aileme ayırdığım zamanı günden güne azalttım. Ancak kapımda bekleyen hasta sayısı artmaya devam etti. İnan gayret ettim. Kendimi tükenmiş hissettiğim, durup dinlenmem gerektiğini düşündüğüm anlarda bile kapının ardında ağlayan bir çocuk sesi duyduğumda kendime gelip hasta bakmayı sürdürdüm. Her gün sabahın alacasından akşamın kör karanlığına, tükenene kadar hasta muayene ediyorum.

Çocuk sağlığı ve hastalıkları uzmanı olmak, benim seçimimdi. Erişkinlerin arasında olmaktansa çocuk hekimliği ile içimdeki çocuğu yaşatmayı, çocukların dünyasında kalarak onlardan ayrılmamayı seçtim. Erişkinlerin duruma göre değişebilen, kaypak, kuşkucu, korkuların egemen olduğu, anlamakta zorlandığım yalan dolu dünyalarında yaşamaktansa çocuklarla ilgilenmeyi, onların temiz, yalansız, içten hallerine sığınmayı seçtim. Bu yüzden diğer uzmanlık alanlarındaki meslektaşlarıma göre biraz daha saf, kolay ikna edilen ve hatta kolay kandırılabilen birine dönüştüm. Üstelik tüm bunların farkında olarak çocukların o temiz dünyasında olmayı, orada kalmayı ben istedim. Pişman da değilim.

cd2Ancak ne olduysa oldu, sağlıkta dönüşüm adı altında meslek öyle savruldu ki başlangıçta anlayıp yorumlamakta zorlandım. Diğer meslektaşlarım sağlık alanında yaşanan dönüşümün mesleği ve hekimleri piyasa oyuncusu olmaya zorladığını haykırıp sokağa dökülseler de pek çok çocuk hekimi gibi ben de hastalarımla avundum. Erişkinlerin dünyasının geçici sorunlarından biridir, elbet akıl ile çözülür diye düşünüp hastalarımla ilgilenmeyi sürdürdüm. Eylemlerden uzak durdum. Pasif görüntüm nedeniyle meslektaşlarımdan ağır eleştiriler de aldım ama önemsemedim. Bir çocuk daha iyileşip yüzü güldüğünde her şeyi unuttum. Meslekle beraber içimdeki çocuğun da büyümeden yaşlanmakta, tükenmekte olduğunu görmedim. Belki de görmek istemedim.

Mesleğe başladığımda çocuk sahibi değildim. Anne babaların titizlendikleri, üzerine titredikleri çocuklarını muayene sırasında ellerime emanet ederken ki yüz ifadelerinin anlamını çocuğum olunca anladım. Onlar anne baba olarak yapamadıkları yardımı anne veya baba yerine koyarak çocuk doktorundan bekliyordu. Ellerime emanet ettikleri çocuklarını, kendi çocuğum gibi sahiplenip ilgilenmemi bekliyorlardı. Çocuk hekimliğinin yazılı olmayan kurallarından biriydi. Kan alınırken çocuğunun elini tutan, hastanede aynı yatakta beraber uyuyan, hatta ameliyata girerken bile son ana kadar yanından ayrılmayan anne babalar doktorlarını da ailenin ferdi olarak görmek, onlara güvenmek istiyordu. Çocuk doktorları da sorumluluğun bilincinde olarak bu zor ve zahmetli mesleğe bilerek, isteyerek yöneliyorlardı. Sevilmeden yapılacak iş değildi, çocuk doktorluğu.

Hastanelerin sağlık işletmelerine dönüşüp ciro kaygıları ve karlılık hedeflerine göre yönetilmeye başlanmasıyla dönüşüm ve çürüme hızlandı. Şişirilen sağlık haberleri ve medya desteği ile sağlık hizmeti talebi hızla artarken yetişmesi için en az 12 yıl gereken çocuk doktoru sayısının artmaması acil ve poliklinik kapısı önünde hasta yığınlarının oluşmasına yol açtı. Önce tüm hastalara yetişebilme uğruna hastalara ayrılan sürede kısıtlamaya gidildi. Hastalara ayrılan süre önce 5 dakikaya indirildi sonra gelmeyen olur boş kalır hesabıyla aynı dakikaya iki randevu bile verilir hale geldi. Erişkinlerin dünyasında makul karşılanabilecek bu anlamsız durumu kapı önünde bekleyen hasta çocuklara ve anne babalara anlatmak olası değildi. Anne babaların erişkin acımasızlığı ve bencilliği içinde başka çocuklara zaman ayırmayıp kendi çocuğuna daha fazla zaman ayırma talebiyle daha çok karşılaşır olduk. Bu yüzden şiddet gören meslektaşlarım da oldu.

cd4Tüm bu yaşananları bir çocuğun şaşkınlığı içinde çaresizce izledim. Hasta olup önüme gelen çocukları tedavi etmek yerine sanki şöyle bir bakıp geçmemiz isteniyordu. Daha az zaman ayırmak yüzünden aceleye getirdikçe anne babaların gözündeki değerimiz azalıyor, güvensizlik artıyordu. Bu duruma karşı çıkıp gereken zamanı ayırma konusunda direnç gösteren meslektaşlarımın elimine edilip meslekten uzaklaşmak zorunda kaldığına da şahit oldum.

Duruma isyan eden bir annenin ?o benim çocuğum, ona oyuncakmış gibi davranmana izin vermem, kendi çocuğun gibi bakmayacaksan elini sürme, o senin oyuncağın değil? diye çıkışmasını işitince değişimin nereye geldiğini anladım. Sistem biz hekimler için bir çocuğun oyuncağı ile ilgilenmesi, oynayıp bırakması ve diğer oyuncağı ile oyalanması biçiminde yeniden kurgulanmış gibiydi. Hastanın iyileşmek yerine hastaneye tekrar gelip gitmesi daha fazla kazanç getirdiği için bu durum zımnen destek bile görüyordu. Mesleki olarak hata yapmadığın sürece hastayı tedavi etmesen de hesap soran yoktu.

Zamanında her hastayı kazanılması gereken bir maç gibi gören futbola meraklı idealist bir meslektaşım, ?Kazanmayı unutup kaybetmemeye oynayan, skor olarak beraberliği yeterli gören anlamsız bir iş yaptığımı anlayınca mesleği bırakıp köşeme çekildim? diyordu.

Onların çocuk olduğunu, hastane ortamında bulunmanın bile onların için yeterince ruhsal travma yarattığını, bu kadar çok gelip gitmelerinin doğru olmadığını fırsat buldukça dile getirsem de kimse işitmek istemedi.

Geldiğim noktada içimdeki çocuğun sesini de işitemez oldum. Sanki bana küstü. Kapımda bekleyen öfkeli anne babalar ve hastalandıkları için kendini suçlu görmeye eğilimli korkuyla bekleşen onlarca çocuğu son derece kıt zamanda yalap şap tedavi etmeye çabalıyorum. Tükendiğimi hissediyorum.

Çocuk doktorları olarak tüm bu yaşananlara sesimizin çıkmadığına bakıp olanları kabullendiğimizin düşünülmesinden endişe ediyorum. 4 yaşına geldiği halde bir türlü konuşmaya başlayamamış olmanın verdiği gerginliği üzerinde taşıyan çocuklar gibi söyleyecek çok şeyim var ama erişkinlerin dünyası ve diliyle konuşmak istemiyorum. İçime attıklarımın gerginliği ile bekliyorum. Çocukları oyuncak gibi nesneleştirip sisteme para kazandıran unsurlara dönüştürenlere söyleyecek bir çift sözüm var;

?Onlar çocuk ve olanların farkındalar. Büyüyüp yetişkin olduklarında bugünün erişkinleri yaşlanmış olacak ve o çocuklardan ilgi bekleyecekler. İşte o zaman, tüm yaşananlara rağmen onlar bu kadar vicdansız olmayacak, sizleri utandıracaklar?.

cd1Merak etme. Bazı meslektaşlarım gibi pes edip kenara çekilmeye şimdilik niyetim yok. Hastalarımın çocuksu dünyalarında kalıp erişkinlerin, o korkuların yönettiği, kaypak, anlamsız ve yalan dolu dünyalarından uzak durmaya kararlıyım. Ödenek yokluğundan yeterince aşı gönderilemediği için aşılanmadığı yıllar sonra hastalanınca ortaya çıkan bir çocuk onlar için istatistikten öte anlam taşımazken onunla ve anne babasıyla göz göze gelen bizlerin utancını anlamalarını beklemiyorum. İsterim ki, gelip kendileri anlatsınlar. Anlatsınlar da sağlıkta oynanan bu piyasa oyununun anlamsızlığını o bakışlarda görsünler.

Ben çocuk doktoruyum, anne babanın emanet ettiği hasta çocuklardan başka dünyam yok. Bizi rahat bıraksınlar. Bıraksınlar ki, hayat çocukların dünyasındaki gibi yalansız dolansız, küçük hesaplar olmadan korkulardan uzak, sevgi içinde aksın.  Yoksa, büyüdüklerinde bu yaşananları onlara nasıl anlatırız?  Yüzlerine nasıl bakarız? Onlar çocuk, onlar bu oyunu bilmez, oynayamaz. Bizi rahat bıraksınlar? dedi.

Anlattıklarını yazıya döküp paylaşmak istediğimi söyleyince isminin geçmemesini rica edip, merak eden olursa “çocuğunuzun doktoru dersin? dedi. Geldiği gibi sessizce gitti.

Mehmet Uhri

2 Responses to “Çocuğunuzun Doktoru”

  1. Orhan Odabaşı diyor ki:

    Teşekkür ederim.

  2. dr.demiriz diyor ki:

    Teşekkür ederim.

Leave a Reply