Cadı Kızın Dileği

cd1

Sarı gagalı ak tüylü ihtiyar bir martı anlatmıştı;

Masal bu ya; zamanın birinde şehrin kalabalığından uzak duran, kendi gibi birini bulamadığı için yalnızlık çeken bir garip kız yaşarmış. Sessiz suskun düşünceli halini garip bulanlar ona “cadı kız” derlermiş.  Bazen insanların arasına karışır hiç konuşmadan onları izler anlatılanları dinleyip ara ara kafasını sallarmış. Karşısındaki konuşurken dinler gibi yapıp kendi hayal alemine dalıp gittiği zamanlarda bile insanlar yine anlatmayı sürdürürmüş. Cadı kız “ne çok şey var anlatmak istedikleri” diye düşünür şaşar dururmuş, insanlara.

Ona cadı kız demeleri de boşuna değilmiş. Bazen birinin yanına gider elini tutup avuç içine bakar ve anlatmaya başlarmış. Anlattıklarını başkaları duyacak diye ürküp elini saklayan çok olurmuş. İnsanların içini okumada üstüne yokmuş. Beddua edecek, büyü yapacak diye korkup iyi geçinmeye, uzak durmaya çalışırlarmış.

Derdini tasasını pek soran eden olmadığı için anlatmaz, kimseler de bilmezmiş.

İyi bir dinleyici olarak bilindiği için millet derdini anlatır o ise sadece dinlermiş. Onunla konuşup yüreğini açan kendiyle yüzleşir ?seninle sohbet etmek iyi geldi, içimi rahatlattın? der gidermiş. Bizim cadı kız ise hiç konuşmadığı halde sohbetten söz edenlere güler geçermiş.

Gülüp geçme dediğime bakmayın onca insanın derdini tasasını dinleyip dertlenir nadiren gülümsermiş. Güldüğünde ise yanakları gamzelenir yüzü aydınlanırmış.

Yalnız olmaktan ürkmez, hep kendi olmak ve özgür kalmak istermiş. İnsanlara yaklaştıkça onlara benzemekten korkar, uzak dururmuş.

Tanıyanlar onun suskun, gizemli ve hüzünlü halini yalnız yaşamasına bağlarlarmış.

Malda mülkte gözü olmadığı gibi çevresindekilerin ne dediği veya ne düşündüğü ile de ilgilenmezmiş.

Kendi isteğiyle yaptığı, başardığı işlerle mutlu olur, bu ona yetermiş. Gün gelir mahallede bir hastaya çorba yapıp götürür başını bekler veya okula giden çocuklar üşümesin diye ördüğü kaşkolları hediye eder mutlu olurmuş. Bir başka gün kıra bayıra çıkar aşıladığı yabani ağaçların altına uzanır, onlarla konuşurmuş.

İşte bu bizim cadı kız yine bir ağaç ile sohbet ederken tanıştığı bir çobana aşık olmuş. İlk karşılaşmalarında çoban ona ağaçla yaklaşıp yanına oturmuş ve ağaca anlattıklarını dinlemeye başlamış. Cadı kız bir şey söylemeden sessizce dinleyen bu delikanlıdan etkilenmiş. O da kendi gibi suskun, özgür ve uzak birine benziyormuş. Cadı kız ağacın yalnızlığına acıdığı için köy yerinde olan bitenleri ve insanları anlatarak onu mutlu ettiği biçiminde açıklama yapmış delikanlı gülümsemekle yetinmiş. O günden sonra sık sık ağaç altında buluşur olmuşlar. Buluşmalardan birinde cadı kız bir ara delikanlının elini tutup avucuna bakmış ve gördüklerini hiç beğenmeyip yüzünü ekşitmiş bir şey söylememiş.

Ancak masal bu ya birbirlerine aşık olmaktan kurtulamamışlar.

Kısa sürede bu aşk haberi köye yayılmış. Cadı kızın aşk sarhoşluğunu gören mahalleli çobanın kulağını büküp cadı kızın normal olmadığını, ondan uzak durması gerektiğini söylemeye başlamışlar.

Cadı kız anlam verememiş.

Seviyormuş ve onun da kendine ilgisi olduğunu düşünüyormuş. Delikanlının söz dinlemediğini ve cadı kızla buluşmaya devam ettiğini görenler karışmakta gecikmemişler.

Cadı kızın bedduasından korksalar da delikanlıyı etkileyip gidilen yolun yol olmadığını onun gibi biriyle hayatı paylaşmanın zorluklarını anlatıp duygularının esiri olmamasını, mantığının yolundan gitmesini öğütlemişler. Delikanlı kaygılanıp ürkse de cadı kızla buluşup konuşmayı bırakmamış.

Birlikte çok mutluymuşlar.

images-1Ancak cadı kızın derdi büyükmüş.

Delikanlıya olan bağlılığı ve aşkı büyüdükçe kendi olmak ve özgür kalmak zor gelir olmuş. Delikanlıyı düşündükçe birlikte olmak ?biz? olmak fikri cazip geliyor ama onun benliğine karışıp kendini bir daha bulamamaktan da endişe ediyormuş. Dahası aşkın içinde debelendikçe özgürlüğünü de yitirdiğini düşünmeye başlamış.

Delikanlının aklında da mahallelinin söyledikleri ile cadı kızın kaygıları birbirine bulandıkça duyguları ifade etmek zorlaşmış. Bir araya gelip konuşmaktansa birbirlerine bakıp susmayı, susarak zaman geçirmeyi seçmişler. Altında oturdukları ağaç bile konuşup bir şey anlatmayan bu iki insana isyan edip çiçek açmayı geciktirmiş.

Konuşulmayanlar birikip kabarıp sorun olarak gün yüzüne çıkınca işler iyice sarpa sarmış. Cadı kız sırılsıklam aşıkmış ama yetmiyormuş. Delikanlının ise kafası daha da karışıkmış. Birlikte yaşadıkları anlar onlara mutluluk huzur ve heyecan veriyor ileride birlikte yaşayacakları zamanları düşünmek ikisini de ürkütüyormuş.

Hatta bir süre birbirlerinden uzak durmayı deneyip daha çok acı çekmişler. Yaklaştıkça birbirlerinin yörüngelerini etkileyip yoldan çıkaran uzaklaştıkça boşlukta yalnızlık hissi uyandıran gezegenler gibi sıkıntılı günler geçirmişler.

Cadı kız içine kapanmış, insanlarla görüşmez olmuş.

Ahali ise cadı kız gibi iyi bir dinleyici bulamamanın verdiği huzursuzluğu giderek daha çok yaşar küçük şeylerle kolay kızıp öfkelenir olmuş. Herkesin konuşup anlatacakları varmış ama dinleyici olmayınca sesi en yüksek çıkanın dışında diğerlerinin söyledikleri anlaşılmaz olmuş. Bu huzursuzluğu önceleri cadı kızın büyü yaptığına beddua ettiğine yormuşlar. Sonra bakmışlar ki bizim cadı kızın da yüzü gülmüyor.

Kabahati aşka bulmuşlar.

Aşkın toplumun huzurunu bozduğuna karar verip konuyu kökünden çözmek ve sonlandırmak gerektiğinde uzlaşmışlar. Aşkı dillerinden ve yüreklerinden söküp çıkarmaya, içlerine almamaya, aşıkları da ayırmaya karar vermişler.

Delikanlıyı uzak diyarlara göndermişler. Cadı kız ise aşkını yüreğine gömmüş.

Gün geçip insan içine çıkmaya başlasa da eskisi gibi hiç olamamış. Ayrılıktan sonra bir daha kimsenin elini tutup fal bakmamış. Kimseyle konuşmamış. Altında buluştukları ağaç bile kahrından kurumuş. Yine de cadı kız kimse ile konuşmamış. Ara sıra kendi kendine gülümsediğini görenler cadı kızın benliğinin bir parçasının uzaklarda özgürce dolaşıp giden aşkı ile buluşmaya devem ettiğine yorarmış.

cadi-2

Zaman geçip uzaklardan hiç haber gelmeyince aşkın tutsaklığı ile özgürlüğünü yitirdiğini anlayan bizim cadı kız beddua gibi bir dilekte bulunmuş.

?İnsanlar hep aşkı arasın ama aradıklarının ne olduğunu hiç bilemesin, bulduklarında bir çocuk gibi sevinsin ama bulduklarının aşk olduğunu anlamasın, aşk hep özgür kalsın? dileğinde bulunmuş.

Dileğini beyaz bir çakıl taşına okuyup denize fırlatmış.

Taşı denize fırlattığını ise sarı gagalı ak tüylü ihtiyar bir martı görmüş.

İşte o gün bugündür, taşın düştüğü yerin üzerinde bir martı dolanır ve diğer martılara cadı kızın öyküsünü anlatırmış.

Mehmet Uhri

4 Responses to “Cadı Kızın Dileği”

  1. HAKAN BOZ diyor ki:

    Merhaba;

    Öykünü birkaç noktada eleştirmek isterim.
    1. Metin üzerinde konuşmalı önce. Masal formatında yazılmış olması öyküye bir sevimlilik katmış ancak ne öykü ne masal olmuş biraz arada kalmış. Bu ise kaleminde bir içsel tedirginlik yaratmış. Edebi akışkanlığını etkilemiş. Okuyucuyu bu anlamda kurgunun içine tam alamadığı gibi öykü (sen) derdini tam olarak anlatamamışsın. Kelime tekrarları olmasa bile ifade tekrarları olmuş.

    2. Karakter analizi: Cadı kız karakteri tam anlatılamamış. Ayrıca “cadı kız” öykünün adı ve ana karakteri olduğu için okuyucuda ciddi bir “cadı kız” karakteri bulma ihtiyacı var. Kimdir bu cadı kız. Neden ben bu cadı kızın öyküsünü okuyorum. Sıradışı bir karakter arıyorum adına münhasır. Ama öykünün sonuna kadar bulamıyorum. Okuyucunun elini boş bırakıyorsun. Oysa senin için cadı kız bir karakter ve bize anlatmak istiyorsun. Önce cadı kızı kendine anlatmalı ve onu bizlere de anlatmak için yanıp tutuşmalısın. Ki biz de onu ve onun hikayesini dinleyelim.
    3. Cadı kız: Bu anlamda öykünü hem de adı olduğu için hakikaten baştan sona bir cadı kız aradık. Ben “cadı” kelimesini karşılayacak da bir şey bulamadım. Eğer fal bakması ise onu cadı yapan, ki başka bir unsur yok, bir kere cadıların fal bakması, eğer fal bakarak anlatacağın bir öykücük varsa içinde ilgi çekici olabilirdi, ama sadece fal bakıyor olması sıradan bir iş yapma olarak sunulmuş, insanları dinlemenin ucuna eklenmiş bir figür olarak çok yapıştırma duruyor. Bu haliyle aslında cadı kız hiç fal bakmasa daha iyi olacaktı.

    Sonuç olarak öyküyü (yazıyı) güzel bir cadı masalına dönüştürmek mümkün. Üzerinde çalışmakta fayda var.

  2. Mehmet Uhri diyor ki:

    Teşekkürler sayın Boz
    Haklısınız, bu “masalsı” bence de pek çok farklı şekilde kaleme alınabilirdi.
    Vurguyu veya fikri cadı kızın kimliği, kişiliğine yapmayı seçip neden cadı kız dendiği üzerinde derinleşebilirdim. Veya cadı kızın kimliğinden çok başından geçenlere yönelip süreci işlemek de seçilebilirdi. O zaman okuyucu cadı kızı merak etmek yerine onunla empati kurmaya yönelebilirdi. Kimsenin özgür olamadığı bir ortamda aşkın özgür kalmasını dileyen bir finalle okuyucuyu başbaşa bırakmayı seçtim. Aşka dair bir masala benzesin okuyucuyu aşk üzerine düşündürsün istedim.
    Birilerinin ilgisini çekip aktaranlar olursa masalları anlatırken çoğu kez yaptığımız gibi sizin dikkat çektiğiniz boşlukları kendilerince doldurmalarını, hatta kendi yorumlarını da katıp yazdıklarımı evcilleştirmelerini hayal ettim. Cadı Kızın Dileğinin ancak o zaman gerçek bir masala dönüşeceğini düşünüyorum.
    Gösterdiğiniz duyarlık ve içten katkılarınız için tekrar teşekkürler sayın Boz.
    Dostlukla…

  3. tepecik diyor ki:

    Merhaba Sayın Uhri. Yine yürekten vurmuşsunuz. Sizi okumayı seviyorum.
    Bir yazınız vardı yaşlı bir kadını anlatan ve o yaşlı kadının bir cümlesi vardı, “kim demiş aşk bu dünyadan diye, biz aşkı öte dünyadan devşirdik” demişti.
    İnşallah yanlış hatırlamadım.
    Yazınızın sonunu okuyunca aklıma yine bu cümle geldi. Hoş hiç unutmadım ya, hatta bir şiirimde bile var. :)
    Her yazınızda insana düşünecek, sizinde dediğiniz gibi, boşlukları dolduracak boş satırlar bırakıyorsunuz. Sizi okumak bu yüzden keyifli. Teşekkür ederim. Belki martıyı bir gün görürüm, kimbilir. :)
    Sevgi ve saygılarımla,

  4. Dr. Kadir Tugcu diyor ki:

    Sayin Uhri.

    Sakin kendinizi kaliplara sokmaya veya baska yazarlari taklit etmeye calismayin, siz, siz olun.. Sizin apayri bir tarziniz var. Siz; “Mehmet Uhri” siniz…
    Sevgilerim ve saygimla.

Leave a Reply