Bakırın Suskunluğu

884184-gaziantep-bakircilar-carsisiBugün yine erkenden gelip dükkanı açtı. Sanırsın çok işi var. Gaziantep bakırcılar çarşısından pek çok dükkan Pazar günü kapalıyken dükkanını açık tutmak için inat ediyor. Sokağın sakinliğini az sonra bizimkinin çekiç sesleri sonlandıracak. Sağı solu toplayıp bir iki parça bakır eşyayı kapının önüne çıkardı. Havanın soğuk olmasına aldırmadan iki gündür uğraştığı bakır siniyi dövmeye başladı. Müşterisi günden güne azalan çarşıda Pazar gününün sakinliği yaşansa da umuru değil. Aynı günü tekrar tekrar yaşadığını bilerek, öylece bekleyen, vazgeçip yeniden başlamaya cesaret edemeyen pek çoğu gibi işi ile oyalanıp unutmayı seçenlerden. Ustasından öğrendiği gibi bakırı kararında dövüp şekil vermeye çabalar durur.  Satışlar günden güne azalsa da emeğini esirgemeden bakır işlemeyi sürdürür.

bakar

Sokağın suskun kedisi bakır da köşeden salına salına çıktı geliyor. İsminin bakır olması tahmin edileceği gibi tüylerinin renginden ama bizimki dışında çarşıda bakır döven ellerin çoğu varlığından rahatsızlığını her fırsatta acımadan hissettiriyor. Bizimki ise biraz da diğerlerine inat bu suskun kediyi sahiplenip beslemeyi sürdürüyor.

Bakırcılık bu çarşıda yüzlerce yıldır yapılıyor. Üzerlerindeki süslemeler  zamanla değişse de bakır aynı bakır. Eski, hurda veya yeni olmasının çok fazla bir önemi de yok. Sayıları gün gün azalan ustaların elinde şekil almayı sürdürüyor.  Eritilip tabaka haline dökülüyor, kalıplarda şekil verilip çekiçle vurularak her tarafının aynı kalınlıkta ve düzgün olmasına çalışılıyor. Üzerindeki işleme ise usta el işçiliği gerektiriyor. Küçük bir çekiç ve ucu sivri kalem gibi çelik bir aletle ince ince işleniyor. Bakır eşyalar ne yazık ki eskisi gibi rağbet görmüyor. Evinde kap kacak olarak kullanan kalmadı. Bakır cezvenin kahvesi lezzetli olur inancı yüzünden cezveler itibarını koruyor olsa da aslında çarşıda üretilenler müşteriler için süs eşyasından öte anlam taşımıyor. Bu arada bakır rahat durmuyor vitrine çıkıp kenarda duvara yaslandı. Yalanıp temizlenme ve miskinlik yapma zamanı.

img_1357

Biz kim miyiz? Bizler şu ihtiyar bakırcı ustasının el emeğinin ürünü cezve şekerlik ve sürahiyiz. Derme çatma olsa da vitrin kenarında uzun süredir bir aradayız. Üzerimizdeki el emeği yüzünden bizimki çarşıdaki benzer ürünlere göre daha yüksek fiyat istediği için alıcı çıkmıyor. Hani halimizden de şikayetçi değiliz. Bir arada olmaya alıştık. Arada eline alıp yakından inceleyenler olduğunda ayrılık tedirginliği duysak da fiyatı duyanlar hemen yerine bırakıyor. Bizimkinin ise umuru değil. Pazarlık da ettirmiyor.  Başlangıçta sürahi biraz kasıntı davranıp bize yüz vermese de şekerlik ve cezve olarak iyi anlaşıyoruz. Sürahi  kendinin kullanılmamış bakır plakasından yapıldığını bizlerin ise hurda bakırdan yapılmış olmamızı önemseyip bir süre bizimle konuşmaya tenezzül etmedi. Neymiş nesebimiz belli değilmiş. Hepimiz bakırız dedik ama saf bakırdan yapılmış olduğu için uzun süre kasım kasım kasıldı. Biz de bir an önce satılır gider diye yüz vermedik. Sonra alıcısı olmayıp kalıcı olduğunu anlayınca artık canı mı sıkıldı, ne olduysa bizimle laflamaya başladı. Anlatacakları çokmuş, bu kez de susmak bilmedi. İşte bu geveze sürahiden öğrendik bizim ustanın hallerini.

img_0916Sürahiyi ince ince işlerken kedisi bakır ile konuşur dertleşirmiş, bizimki. Bakır da sabırla dinlermiş. Hanımının erken vefatından sonra kızını genç yaşta evlendirmiş oğlu ise yanında kalıp bakırcılığı öğrenmek istese de engel olmuş. Bakırcılığın bitmekte olduğunu kimsenin evine süs eşyası dışında bakır kap kacak almadığını, üzerindeki göz nuruna acımadan eskinin el emeğini taşıyan bakır parçaların eritilip hurda fiyatına satıldığından yakınıp oğlunu dükkana sokmamış. Okuyup üniversite bitirmesi için uğraşmış. Üniversite için gittiği Ankara?da mezun olduktan sonra iş bulup çalışmaya başlamış. Yani bizimki kendi yalnızlığını kendi yaratmış.

Gün boyu kafasını kaldırmadan elinde çekiç bakır döver, geç vakit evin yolunu tutar sabah erkenden burada yine kap kacağın arasında olur. Sürahinin anlattığına göre her insan gibi onun da pişmanlıkları varmış. Bakıra gösterdiği özeni ve sabrı çocuklarına ailesine gösteremediğinden yakınırmış. Hep suratsız ve aksi bilindiği için çocukları da uzak dururmuş kendinden. ?Bakıra yaptığım gibi kendime şekil vermeye süslemeye çabalamadım. İçimde nedenini bilmediğim bir öfke vardı. Ham bakır olarak kalmak istedim. Zamanla oksitlenip rengim gitti yüzüne bakılmaz birine dönüştüm. Rahmetli hanım işleyip biçim vermek için uğraştı ama ona da eziyet ettim. Erken yaşta kahrından kanser oldu gitti? diye kedisi Bakır’a dert yanarmış. Eş dost akraba çocuklarını yanına çırak vermeye çalışmışlar, kabul etmemiş. Bu dükkan onunla ve nedenini bilmediği öfkesiyle birlikte tarih olup gidecek gibi görünüyor.

antep1Bizim sürahinin anlattığına göre kedisi ile dertleşirken insanların da elinin altındaki bakırlara benzediğini emek verip işlendikçe güzelleştiğini bunun için hata yapmadan sabırla çalışmak gerektiğini anlatırmış. Kenarda duran delik kazanı gösterir sinirlenip gerektiğinden fazla döversen ötesi berisi güzel olsa bile aldığı darbe yüzünden bu kazan gibi kullanılamaz hale gelen çok insan tanıdığını, kendinin de onlardan biri olduğundan söz etmiş. Haylazlığı yüzünden babasının cezalandırmak için bakırcılar çarşısına çırak olarak verdiğini, ceza niyetine başladığı için hiç sevmediği bu işi ustasının harçlık verip sinemaya gitmesine izin verdiği için bırakamamış. Ama sırtını da kalınlaştırıp bakır gibi kolay işlenen şekil alan biri olmamak için direnmiş.

İşte yine aynı bezgin ve umursamaz yüz ifadesi kazanı bıraktı küçük bir sahanı dövüyor şimdi. Havanın soğuk olması umuru değil, kimseye eyvallah da etmiyor öylece bakırcılar çarşısında çekiç sesleri arasında yaşayıp gidiyor. Gün gelip hurdaya ayrılacağı, eritilip diğerleri ile birlikte harman olacağı güne kadar böyle?

Sonrası herkes için bilinmeyen. Bizler burada vitrinde onun el emeğini taşıyan cezve, şekerlik, sürahi ve suskun kedisi bakır ile birlikte belki de ondan daha fazla itibar görüp daha çok gün yüzü göreceğiz. Bir cezve olarak pek umudum yok ama sürahinin bu konudaki beklentisi hayli fazla. Umarım gönlüne göre olur.

2421030-bakircilar-carsisi-gaziantep

Her neyse, güneş yüzünü göstermese de ortalık aydınlandı. Çarşıda günlerden Pazar olmasına rağmen biri iki dükkan daha kepenklerini açtı. Çekiç seslerine karışan ayak sesleri ortalığın biraz olsun hareketlendiğini gösteriyor. Gaziantep bakırcılar çarşısında küçük bir dükkanın vitrinini süsleyen birkaç parça bakır eşya olarak kedimiz bakırdan başka bizimle pek ilgilenen olmasa ve dövüle çizile bu hale gelmiş olsak da ham bakır olarak yitip gitmediğimiz için sesimizi çıkarmaz, öylece bekleriz. Hani geçerken gözünüze ilişir ilgi gösterirseniz inanın pek mutlu oluruz.

Mehmet Uhri

Leave a Reply