Bademin Delicesi

yabani-bademO sabah onca ağrısına halsizliğine karşın hastamızın yüzü gülüyordu. Heyecanla kolumu tutup yanına çekti. ?Dün gece gördüğüm rüyayı anlatmalıyım. Hastalığımın ne olduğunu artık biliyorum.? dedi.

Ayaktan geliş gidişlerle tanı konulamadığı ve rahatsızlığı ilerlediği için hastaneye yatırmıştık. ?Yaşlılık benim hastalığım, boşuna aranmayın? diyordu. Yapılan incelemelerde ileri yaşının verdiği bozukluklar dışında kayda değer bir şey bulamamıştık. Hastamız hızla kilo kaybediyor, vücudunda bezeler beliriyor ancak nedenini bulamıyorduk.

Doğrusu iyi bir hastalık bulacağımızı da düşünmüyorduk. Onca ağrıya, günden güne erimesine karşın beyefendinin yüzünden gülümsemesi eksilmemişti. Yatmaktan pek hoşlanmıyordu. Çoğu kez servisteki diğer hastalara moral vermeye çalışırken görüyorduk. Akşamları ise yalnızlık çöktüğünden, kederlendiğinden yakınıyor çoğu kez kızının bıraktığı eski fotoğraf albümü ile oyalanırken buluyorduk, onu. Albüme bakarken yüzünü yine o sevgi dolu ışıltı kaplıyor fotoğrafları ara sıra odadakilere de gösterip gözlerinin eskisi kadar net seçemediğinden yakınıyordu.

O sabah heyecanlıydı. Ağrıları yüzünden uzun süredir iyi uyuyamadığından yakınıyordu ama bu kez çocukluğundaki gibi derin uyuyup güzel rüyalar gördüğünden söz etti. Gerçekten dinlenmiş görünüyordu.

Güçlükle ayağa kalkıp koluma girdi pencereden hastane bahçesindeki ağaçları gösterdi. Bu heyecanlı çağrıya odadaki diğer hastalar da kulak kabartmıştı. Bizimkinin ise umuru değildi.

- Rüyamda bunlar gibi delice bir badem ağacıydım doktor bey. Daha doğrusu yabani bir badem ağacının ruhuydum ve bekliyordum.

- Neyi bekliyordunuz?

- Baharın gelmesini bekliyordum. Cemreler düştükçe gövdem değişiyor, başka bir şey oluyordum. Dallarım tomurcuklanıyor, canlanıyordum. Bir ömür boyu havayı koklayıp çiçek açmaya karar verememiş yabani badem ağacıydım dün gece rüyamda. Sizler beni hasta sanıyordunuz. Bir şeyler oluyor, ölüyorum diye korkuyordunuz. Bense sadece baharı karşılayıp çiçek açmaya hazırlanıyordum. Oramdan buramdan kan alıyor, parçalar alıp inceliyor hastalığıma isim koymaya uğraşıyordunuz.

- Yani hasta filan değildiniz?

- Değildim elbet. Ben kendimi hiç hasta hissetmedim ki? Siz bana hastalık yakıştırmaya çalışıyorsunuz. Sadece baharı koklayan yabani bir badem ağacıydım. Günü geldiğinde çiçeklerini açmaya hazırlanan bir badem ağacının ruhuydum, dün gece. Çiçeklenmekte olan dallarım öyle güzeldi ki, görmeliydiniz.

Yüzü gülüyordu. Bizi dinleyen odadaki hastalardan biri ?hayırdır inşallah, badem ağaçları zamansız açıp Mart ayazında çiçeklerini erken yitirmesi ile meşhurdur umarım sizin ki zamanlı açar? diye seslendi. Hastamız bu sözleri umursamadı. Omuzlarını silkti.

- Olsun. Ne olduğumu biliyorum ya gerisini boş ver. Kim ne derse desin bence badem ağacı ağaçların en güzelidir. Badem, iyi niyetli ve güzel ama azıcık deli, ne zaman nerde ne yapacağı neye heyecanlanacağı bilinmeyen insanlar gibidir. Bulundukları ortamda herkesin çok sevdiği, herkesi çok seven, yardımsever ama kendini hep kenarda hisseden, dengeli olamayıp içinde fırtınalar estirenlerdendir.

- Siz de kendinizi öyle mi görüyorsunuz?

- Sanırım. Hem sıcak, hem dost hem de azıcık deli ve heyecanlı biriyim. Dostlarım öyle söyler. Ama bilir misiniz? Onca heyecanına karşın Badem ağaçları, üzerine tırmanması, yapraklarının arasında saklanması en kolay ağaçlardandır. Dalları kalın ve sağlamdır, aşağı doğru uzanan dalları ile tırmanana destek verir. Çıkıp üstünde oturabilecek yatay dalları da vardır. İşte ben dün gece rüyamda böyle görkemli bir badem ağacının ruhuydum.

Öyle mutluydum ki.

Yüzü gülüyordu. Hastamızın mutluluğu odadakilere de bulaşmış gibiydi. Tedavisini düzenleyip odadan ayrıldım. O günden sonra hastamızın durumu iyiye gitmedi. Giderek kötüleşti. Bir hafta sonra kaybettiğimizde henüz hastalığının adı netleşmemişti. Odada kalan eşyalarını almak için hastaneye gelen kızına geçen hafta anlattığı rüyadan söz ettim. Elindeki fotoğraf albümüne bakıp sustu. Bir süre direndi ancak gözyaşlarını tutamadı. ?Babam çiçek açtı? dedi. Sonra yaşlı gözlerle ?İki gün önce vedalaşır gibiydi. Rahmetli annemin yanına gömülmeyi ve mezarına badem ağacı dikmemi istemişti. O gün böyle konuştuğu için çok üzülmüş, korkmuş hatta kızmıştım. Anlamamıştım, anlamak istememiştim? dedi. Teşekkür edip topladığı eşyalar ve kolunun altına aldığı fotoğraf albümü ile koridorun kalabalığında gözden kayboldu.

Aradan onca yıl geçti. Hastane bahçesinin badem ağaçları bu yıl yine kış güneşine kanıp erken durdu çiçeğe. Kenarda gölgede duran bir tanesi ise henüz açmadı.

O bekliyor?

Mehmet Uhri

6 Responses to “Bademin Delicesi”

  1. Naile diyor ki:

    Her okuduğum yazın beni çocukluğuma götürüyor, bahçemizde açan ve olgunlaşmaya yakın bademleri oluştuğunda semiz yeşil kurtları olan badem ağaçlarını anımsadım yüreğine sağlık Mehmet..

  2. Mehmet Uhri diyor ki:

    Sevgili Naile, hatırlar mısın? Karşıyaka’da oturduğunuz evin önündeki kocaman manolya ağacını kayınpederin çiçek vermiyor diye kesmişti. İnsafsızca bir karar olarak görüp çok üzülmüştüm. Kayınpederin gibi ağacın bol olduğu bir yerde yaşasaydım böyle bir karar vermek kolay olurdu belki. Ama gördüğün gibi unutamadım.
    Dostlukla
    muhri

  3. Ahmet Çağıldak diyor ki:

    Değerli dostum çok içli hikayeler bunlar ve hepsi yaşanmış gibi, öyle mi, yoksa senin kurguların mı? Kaç hikayen oldu? Bir kitap çıkar mı?

  4. Mehmet Uhri diyor ki:

    Teşekkürler sevgili dostum.
    300 ü geçtikten sonra öykülerimi saymayı bıraktım. Yazdıklarımın gerçek olup olmamasının bir süre sonra önemli olmadığını, önemli olan okuyanın ne hissettiği olduğunu fark ettiğimden beri daha özgür yazıyorum.
    Bazen bir yazıma ulaşıp arayan haber yapmak isteyen gazeteciler oluyor. Onlara da benzer yanıtı veriyorum.
    sevgiler
    muhri

  5. kaleminiz çok etkili ne zaman kitap olarak okuyabileceğiz.

  6. Mehmet Uhri diyor ki:

    Duyarlığınız için teşekkürler sayın Taşdemiroğlu. İlk kitabım 2006 Selis kitaplardan “hayat semaverin deminde” adıyla yayınlandı. Bir iki ay içinde de ikincisi “Telvenin Cini” adıyla optimist kitaptan çıkacak. Ayrıca Başkent üniversitesi yayınlarından olan “Bütün Dünya” dergisinde öykülerim 2005 yılından beri yayınlanmakta. Öykülerime internet ortamındaki geri dönüşlerle geçmişten seslenişler ve hoş sürprizler yapmakta. Tekrar teşekkürler…

Leave a Reply